İsrail’de Antik Mor Boya Fabrikası Keşfi: İncil Dönemine Işık Tutuyor
Yakın zamanda yapılan bir keşif, tarih kitaplarını yeniden yazmaya aday. İsrail’de, modern Hayfa şehrinin güneyinde yer alan Tel Şikmona adlı arkeolojik höyükte, büyük ölçekli bir mor boya fabrikası bulundu. Bu keşif, İncil dönemindeki yaşama dair benzersiz bir bakış açısı sunuyor ve daha önce bilinenleri alt üst ediyor.
PLOS One dergisinde yayınlanan bir makalede, tarihçiler Tel Şikmona’nın, uzun süreli ve büyük ölçekli mor boya üretimi için özel bir tesis olduğuna dair kesin kanıtlar bulunduğunu duyurdu. Bu, sadece Yakın Doğu’da değil, tüm Akdeniz ve dünyada, mor boya atölyelerinin ardışık olarak kazıldığı ve özel bir tesiste yarım bin yıl boyunca büyük ölçekli ve sürdürülebilir mor boya üretiminin kanıtlarını sunan tek yer.
Fabrika, MÖ 1100’lere, Demir Çağı’na kadar uzanıyor. İncil’deki zaman çizelgesine göre, bu tarih Kral Süleyman ve Davut’un saltanatından bir asır öncesine denk geliyor. Zamanla fabrikanın daha da geliştiği düşünülüyor. Mor boya üretimiyle ilgili eserlerin çeşitliliği ve sayısı eşsiz. Fotoğraflar, mor boya lekeleri olan küvet parçalarını ve çeşitli taş aletler üzerinde mor kalıntıları gösteriyor.
Bu alanı bu kadar özel kılan şey, mor boyanın endüstriyel ölçekte üretilmesi. Tarihçiler daha önce bu ölçekteki üretimin MS 1. yüzyılda Romalılar tarafından başlatıldığına inanıyordu. Bu keşif, mor boyanın üretim ve kullanımının tarihini önemli ölçüde geriye çekiyor.
Mor boya, belirli yumuşakçaların kabuklarının ezilmesiyle elde ediliyordu ve antik çağda oldukça değerliydi. İncil’de de birçok kez bahsediliyor. Elçilerin İşleri 16:14’te, mor kumaş satıcısı olan Lydia adlı bir kadın anlatılıyor: "Dinleyenler arasında Tiyatira kentinden Lydia adında bir kadın vardı. Mor kumaş ticareti yapıyordu ve Tanrı’ya tapıyordu. Rab onun kalbini açtı ve Pavlus’un mesajına karşılık verdi." Markos 15:17’de ise İsa’nın, mor renk kraliyetle ilişkilendirildiği için, tutukluları tarafından aşağılanmak amacıyla mor bir kumaşa sarıldığı anlatılıyor: "Ona mor bir cübbe giydirdiler ve dikenlerden bir taç örüp başına koydular."
Tel Şikmona’daki araştırmacılar, ortaya çıkarılan her eseri anlamak için kimyasal ve mineralojik analizler de dahil olmak üzere çeşitli teknikler kullandı. Arkeolog Golan Shalvi, New Scientist’e verdiği bir röportajda, yumuşakçaların ezildiğinde yeşilimsi bir sıvı salgıladığını ve bu sıvının oksitlendiğinde mora dönüştüğünü söyledi. Ancak, gerçek bir boyaya -tekstillerle kimyasal olarak bağlanan bir boyaya- dönüştürmek için, karmaşık bir dizi kimyasal işlemden geçirilerek bir çözelti haline getirilmesi gerekiyor.
Shalvi, "Demir Çağı boyunca anıtsal mimarisi veya herhangi bir güzelliği veya zarafeti olmayan bir endüstriyel alandı" dedi. "Üretim süreci korkunç bir koku yaydığı için, özellikle modern bir burun için çok kokulu bir yer olarak hayal ediyorum. Çeşitli tonlarda boyanmış yün yapağılarının binaların dışında ve içinde kuruduğunu, bunun da siteye morumsu-kırmızımsı-mavimsi bir renk vermiş olabileceğini hayal ediyorum."
Analiz ekibi, Tel Şikmona’daki fabrikanın hem mor boyayı ürettiğini hem de sadece boya üretmek yerine lifleri ve yapağıları boyadığını buldu. Makalede, küvetlerin büyüklüğü ve açıklığının yapağıların veya liflerin küvetlere daldırılmasına izin vereceği belirtiliyor. Tam dolu olduklarında önemli ağırlıkları göz önüne alındığında, küvetlerin taşınması veya eğilmesi olası değil. Boyanın bu çok büyük kaplarda üretilmesi ve ardından boyama için diğer kaplara (Şikmona’da veya başka bir yerde) aktarılması, sürecin olası bir yeniden inşası gibi görünmüyor.
Bu nedenle, salyangozların hasat edilmesinden boyamaya kadar tüm üretimin sitede yapıldığı ve boya üretimi ile boyamanın tek bir kapta yapıldığı sonucuna varılıyor – görünüşe göre oldukça verimli bir süreç. Bu keşif, antik dünyanın üretim tekniklerine dair önemli bilgiler sunuyor ve mor boyanın sadece zengin ve güçlü olanların erişebileceği lüks bir ürün olma statüsünü daha da pekiştiriyor. Tel Şikmona’daki fabrika, bu değerli boyanın nasıl üretildiğine ve kullanıldığına dair somut kanıtlar sunarak, İncil dönemindeki hayatı daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.