Katolik Kilisesi Yeni Papa’yı Seçti: Leon XIV
Katolik Kilisesi, 8 Mayıs 2025 tarihinde yeni papa olarak Latin kökenli ve Peru’da derin bir pastoral geçmişe sahip Amerikalı Kardinal Robert Francis Prevost’u seçti. Papa Leon XIV olarak anılacak olan Prevost’un seçimi, Papa Franciscus’un sosyal mirasının bir devamı niteliğinde olsa da, Augustinusçu bir ruhsallık, misyonerlik deneyimi ve sinodal bir yaklaşım ile belirginleşiyor.
1955 yılında Chicago’da Fransız, İtalyan ve İspanyol kökenli bir ailede doğan Prevost, genç yaşlardan itibaren Aziz Augustinus Tarikatı ile bağ kurdu. Villanova Üniversitesi’nde matematik ve felsefe okuduktan sonra, Roma’daki Pontifical University of Saint Thomas Aquinas (Angelicum)’da kanon hukuku alanında yüksek lisans yaptı. Doktora tezinde, dini tarikatı içindeki yerel öncülün rolünü inceledi.
Prevost’un ruhsallığı, Augustinusçu gelenekte derinden kök salmıştır: topluluk içinde bir yaşam, gerçeğin içsel arayışı ve en savunmasız olanlara bağlılık. 2001 yılında Augustinus Tarikatı’nın Genel Prior’u seçildi ve bu görevi on yıl boyunca sürdürdü. O zamandan beri kendisini "Aziz Augustinus’un oğlu" olarak tanımladı.
Prevost, Latin Amerika’ya yabancı değil. 1980’lerin sonunda, on yıldan fazla bir süre yaşadığı Trujillo, Peru’ya taşındı. Orada ilahiyat öğrencilerini eğitti, ilahiyat profesörlüğü yaptı ve banliyö mahallelerinde papazlık yaptı. Daha sonra, 2023’e kadar görev yaptığı Chiclayo piskoposu olarak atandı.
Peru’daki görevi sırasında Peru vatandaşı oldu ve insan haklarının savunulmasında aktif bir ses haline geldi. Alberto Fujimori rejimi sırasında yaşanan istismarları kınadı, af ve uzlaşmayı teşvik etti ve yerli ve yoksul topluluklarla yorulmadan çalıştı.
Pastoral hizmeti, Papa Franciscus’un dikkatini çekti ve onu 2023 yılında Piskoposlar Dairesi’nin (Dicastery for Bishops) başkanı ve daha sonra kardinal olarak atadı. Bu görevden itibaren Prevost, dünya çapında piskoposların seçilmesinde önemli bir rol oynadı ve 2023 ve 2024 yıllarında düzenlenen Sinodalite Sinodları’na aktif olarak katıldı.
Bu forumlarda Prevost, din adamları, kadınlar ve gençler de dahil olmak üzere herkesin dinlendiği bir Kilise’yi savundu. Piskoposluk adaylarını önermeden önce nuncioların doğrudan topluluklara danışmasını önerdi.
Vatican News ile yaptığı bir röportajda Monsenyör Farfán, "Papa Leon XIV, Papa Franciscus’un öğrettiği gibi, birliğe, diyaloğa ve sinodaliteye dayalı bir misyonu sürdürecek," dedi.
Yeni papa, Kilise’nin sosyal doktrininin temel metni olan Rerum Novarum ansiklopedisinin yazarı Papa Leon XIII’e saygı duruşunda bulunarak Leon XIV adını seçti. Papa olarak ilk mesajında Leon XIV, "silahsız ve silahsızlandırıcı" bir barış çağrısında bulunarak, papalık döneminin diplomatik ve sosyal bir vurguya sahip olacağını belirtti.
Massimo Faggioli gibi analistler, papalık döneminin Franciscus’un yaklaşımının bir devamı olabileceğini, ancak sinodal modelin derinleşmesi, Latin Amerika ile daha fazla bağlılık ve işçilere ve yoksullara yenilenmiş bir dikkat ile olabileceğini belirtiyorlar.
Vatikan’a göre sinodalite, Kilise’nin yaşamını ve misyonunu niteleyen, Rab İsa tarafından Kutsal Ruh’un gücüyle İncil’i duyurmak için bir araya toplanan ve bir araya gelen Tanrı Halkı doğasını ifade eden özel bir üslubu ifade eder. Sinodalite, Kilise’nin yaşama ve çalışma biçiminde sıradan bir şekilde ifade edilmelidir.
Bu bakış açısıyla sinodalite, kilise toplantılarının ve piskoposluk meclislerinin kutlanmasından veya Kilise içindeki basit bir iç yönetim meselesinden çok daha fazlasıdır; Kilise’nin, Tanrı Halkı’nın, tüm üyeleri birlikte yürüdüğünde, bir araya toplandığında ve evangelist misyonuna aktif olarak katıldığında, bir birlik olarak varlığını ortaya koyan ve içeriğini veren belirli bir modus vivendi et operandi’sidir.
Papa Leon XIV’ün kardeşi John Prevost, ABC ile yaptığı bir röportajda, "kuşaklar ve kültürler arasında bir köprü olacak: doğuştan Amerikalı, seçimle Perulu, kalbiyle Augustinusçu ve mesleğiyle bir dünya vatandaşı. Akademik eğitimi, misyonerlik deneyimi ve Roma’daki liderliği, küresel ve karmaşık bir Kilise içinde çeşitli hassasiyetleri bir araya getirebilecek bir papa olarak onu tanımlıyor." dedi.
Kararları, dönüşüm halindeki bir Kilise’nin rotasını belirleyecektir. Ancak mirası şimdiden şekillenmeye başlıyor: daha açık, daha yakın, daha sinodal bir Kilise.
USA TODAY Network’ten Boris Q’va’nın katkılarıyla.
