DZ Mafyası: Devletin Yeni Düşmanı mı?
Son günlerde Fransa’da, özellikle Marsilya bölgesinde adını sıkça duyduğumuz "DZ Mafyası" olarak anılan örgüt, ülkenin gündemine bomba gibi düştü. Ancak, bu örgütün geleneksel mafya yapılanmalarıyla ne kadar örtüştüğü, devletin otoritesine karşı ne tür bir tehdit oluşturduğu ve aslında neyi temsil ettiği soruları hala netlik kazanmış değil. "DZ Mafyası" terimi, kulağa bir "Baba" figürünü, sıkı bir hiyerarşiyi ve ideolojik bir motivasyonu çağrıştırsa da, gerçekler oldukça farklı bir tablo çiziyor olabilir.
Bu örgüt, Don Vito Corleone gibi ikonik mafya liderlerinin mirasını devralmış bir yapı değil. Aynı zamanda, radikal ideolojilerin silahlı bir kolu da değil. Son zamanlarda cezaevlerine yönelik gerçekleştirilen ve yaklaşık yirmi kişinin tutuklanmasına yol açan saldırıların faillerine yönelik soruşturma, bu suç örgütü hakkında daha fazla bilgi edinmemize olanak sağlayacak.
Yaklaşık on beş yıl önce Marsilya’da doğan DZ (el-Djazaïr, Arapça’da "Cezayir" anlamına gelir) mafyasının maalesef taklitçileri olabilir. Beklerken, devleti titretiyor ve giderek daha fazla çocuğun kurşunlarla ölmesine neden oluyor. Bu ismin arkasında yeni bir "ekonomik" suç modeli gizli. Burada, Jüpiter benzeri bir şef yok – eylemler, aşırı solun iş başında olduğuna inanılmasını sağlayacak kadar ustaca koordine edilmiş olsa bile, cezaevlerine yönelik saldırıda olduğu gibi. Güney Amerika karteline yakın olan bu model, pazara açık bir şekilde, bir franchise veya sistem gibi işliyor…
Peki, bu örgütü diğerlerinden ayıran temel özellikler nelerdir? Birincisi, geleneksel mafya yapılarında sıklıkla rastladığımız katı hiyerarşinin ve lider kültünün burada belirgin olmaması. Aksine, daha esnek, ağ merkezli ve adem-i merkeziyetçi bir yapılanmaya sahip olduğu düşünülüyor. Bu durum, örgütün faaliyetlerini daha karmaşık hale getirirken, aynı zamanda kolluk kuvvetlerinin işini de zorlaştırıyor.
İkincisi, "DZ Mafyası" olarak adlandırılan yapının, ideolojik bir motivasyondan ziyade, tamamen ekonomik çıkar odaklı olduğu söylenebilir. Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, gasp, haraç ve diğer yasa dışı faaliyetler, örgütün gelir kaynaklarını oluşturuyor. Bu bağlamda, örgütü daha çok Güney Amerika uyuşturucu kartellerine benzer bir "iş modeli" olarak tanımlamak mümkün.
Üçüncüsü, "DZ Mafyası"nın, coğrafi kökenleriyle bağlantılı olarak, Cezayir ve diğer Kuzey Afrika ülkeleriyle yakın ilişkilere sahip olduğu iddia ediliyor. Bu durum, örgütün uluslararası bağlantılarının ve faaliyet alanının daha geniş olabileceği anlamına geliyor. Ancak, bu iddiaların ne kadar doğru olduğu ve örgütün Cezayir’deki suç örgütleriyle ne tür bir işbirliği yaptığı henüz tam olarak aydınlatılmış değil.
Son olarak, "DZ Mafyası"nın, özellikle gençler arasında giderek artan bir şekilde popülerlik kazandığı ve taklitçilerinin ortaya çıktığı belirtiliyor. Bu durum, örgütün sadece bir suç örgütü olmaktan öte, aynı zamanda sosyal bir fenomen haline geldiğini gösteriyor. Gençlerin, yoksulluk, işsizlik ve sosyal dışlanma gibi sorunlarla boğuştuğu bölgelerde, "DZ Mafyası"nın cazibesi, hızlı para kazanma ve statü elde etme vaadiyle açıklanabilir.
Devletin bu örgüte karşı nasıl bir strateji izlemesi gerektiği sorusu ise, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konu. Geleneksel mafya yapılanmalarına karşı uygulanan yöntemlerin, "DZ Mafyası" gibi esnek ve adem-i merkeziyetçi örgütlere karşı ne kadar etkili olacağı tartışmalı. Örgütün finans kaynaklarını kurutmak, uluslararası bağlantılarını ortaya çıkarmak ve gençleri suçtan uzak tutacak sosyal politikalar geliştirmek, uzun vadede daha başarılı sonuçlar verebilir.
Ancak, en önemlisi, "DZ Mafyası"nın sadece bir suç örgütü olmadığını, aynı zamanda bir toplumsal sorun olduğunu unutmamak gerekiyor. Yoksulluk, işsizlik, eğitim eksikliği ve sosyal dışlanma gibi sorunlarla mücadele etmeden, bu tür örgütlerin ortaya çıkmasını ve yayılmasını engellemek mümkün değil. Bu nedenle, devletin, güvenlik odaklı yaklaşımların yanı sıra, sosyal ve ekonomik kalkınmaya yönelik kapsamlı bir strateji izlemesi gerekiyor.
Sonuç olarak, "DZ Mafyası" olarak adlandırılan örgüt, Fransa’da yeni bir suç fenomeni olarak ortaya çıkmış durumda. Geleneksel mafya yapılarından farklı özellikleri, örgütün faaliyetlerini daha karmaşık hale getirirken, devletin bu örgüte karşı izlemesi gereken stratejiyi de yeniden düşünmeye zorluyor. "DZ Mafyası"nın sadece bir suç örgütü olmadığını, aynı zamanda bir toplumsal sorun olduğunu unutmadan, güvenlik odaklı yaklaşımların yanı sıra, sosyal ve ekonomik kalkınmaya yönelik kapsamlı bir strateji izlemek, uzun vadede daha başarılı sonuçlar verebilir. Unutulmamalıdır ki, suçu besleyen koşulları ortadan kaldırmadan, suçla mücadele etmek mümkün değildir.