Carnie Wilson’ın 90’larda Yaşadığı Ağırlık Travması: Müzik Endüstrisindeki Acımasız Standartlar ve Öz Kabul Yolculuğu
Carnie Wilson, 90’lı yılların başında, Wilson Phillips grubuyla müzik dünyasına damgasını vururken, bir müzik yöneticisinin acımasız yorumuyla derin bir yara almış. Wilson, Magnificent Others podcast’inde, o dönemde yaşadığı travmayı ve bunun kendisi üzerindeki etkilerini samimiyetle paylaştı.
Wilson, kız kardeşi Wendy Wilson ve Chynna Phillips ile birlikte ilk albümlerini kaydederken, bir müzik yöneticisi tarafından, "Bu kilo sorunuyla ne yapacağız?" şeklinde bir soruyla karşı karşıya kalmış. Bu sözler, genç şarkıcının dünyasını alt üst etmiş. Wilson, o anı, "Hemen tuvalete koştum ve hıçkıra hıçkıra ağladım," şeklinde anlatıyor.
Wilson, bu olayın ardından, müzik yöneticisine sert bir tepki göstermiş. "Bu kabul edilemez. Bunu söylediğinde beni çok incittin," diyerek duygularını dile getirmiş. Yönetici, hatasını kabul ederek özür dilemiş. Ancak Wilson, özrün yıllar sonra geldiğini belirtiyor.
Wilson, yöneticinin özrünün ardından, ona, "Çok komik ve harikasın. Ama sonra bana bunu söyleyerek tam bir a**hole oldun. Neden yaptın?" diye sorduğunu hatırlıyor. Wilson, yöneticinin o an kontrolünü kaybettiğini ve yanlış kelimeleri seçtiğini düşünüyor. Ayrıca, yöneticinin, Wilson’ın kilolu olmasının grubun başarısını engelleyeceğinden korkup korkmadığını merak ediyor.
Podcast’in sunucusu Billy Corgan, konuyu hafifletmek için espri yaparak, "Eğer zayıf olsaydın, 11 milyon satardın," dedi. Wilson Phillips’in ilk albümü 10 milyon kopya satmıştı. Corgan’ın bu yorumu, Wilson’ı güldürmeyi başardı. Wilson, "Pi**ler," diyerek karşılık verdi. Corgan ise, "Onlar böyle düşünüyor," şeklinde konuştu.
Wilson, müzik videolarında nasıl konumlandırıldığına da değindi. "Videolarda Carnie’yi hep sakladılar. Çenem için hep bu ışıkta durmak zorundaydım," diyerek, çenesini kapatmak için elini yüzüne nasıl yerleştirdiğini gösterdi. Corgan, "Bu çok aşağılayıcı," dedi. Wilson ise, "Ama ben rolümü bir nevi benimsedim. Hoşuma da gitti. Bir nevi güç gösterisiydi. Farklıydım… ve bu benim zırhımın bir parçasıydı," şeklinde konuştu.
Grup, 1992’de yayınlanan "You Won’t See Me Cry" müzik videosunda iç çamaşırlarıyla kamera karşısına geçmişti. Wilson, o videoda giydiği kıyafetleri anlatırken, "Beni olabildiğince zayıf göstermeye çalışan korseler giymiştim. Kanıyordum. Zayıf görünmek için sıktığım korseler yüzünden belimde yaralar oluşmuştu. Çok kötüydü," dedi.
Corgan, "Bana en çok çarpan şey… Wilson Phillips bugün çıksaydı, çok farklı bir şekilde karşılanırdınız. Vücut pozitifliği konusunda sizin de payınız var, ama kim olduğunuz ve sizi siz yapan şey, insanlar çok daha farklı olurdu. Bu size biraz ironik geliyor olmalı," dedi. Wilson, "İronik," dedi ve ekledi, "ama ben o olumsuzluğa hiç kapılmadım. Olumsuzluktan hoşlanmıyorum. Benimle dalga geçen herkesin mutsuz olduğunu ve bunun kolay bir şey olduğunu hissediyorum… bu üzücü çünkü ben insanları yüceltmeyi seviyorum… Birinin benimle neden dalga geçtiğini anlayamıyorum. Müziğe odaklansalar ya. Diğer ikisinden daha kilolu olmam kimin umurunda?"
Wilson’ın yaşadığı bu deneyim, müzik endüstrisindeki acımasız güzellik standartlarını ve kadın sanatçılar üzerindeki baskıyı gözler önüne seriyor. Wilson, o dönemde yaşadığı travmaya rağmen, vücut pozitifliği hareketine öncülük etmiş ve kendine olan güvenini hiçbir zaman kaybetmemiş. Wilson’ın hikayesi, hepimize, dış görünüşümüz ne olursa olsun, kendimizi kabul etmenin ve sevmenin önemini hatırlatıyor. Ayrıca, başkalarının acımasız yorumlarına kulak asmadan, kendi yolumuzda ilerlememiz gerektiğini vurguluyor. Wilson’ın, müzik endüstrisindeki olumsuz deneyimlere rağmen, güçlü duruşu ve pozitif yaklaşımı, ilham verici bir örnek teşkil ediyor.
Wilson, bu deneyimin kendisini güçlendirdiğini ve daha dirençli hale getirdiğini belirtiyor. Ayrıca, o dönemde yaşadığı zorlukların, bugün vücut pozitifliği hareketinin bir parçası olmasına katkıda bulunduğunu düşünüyor. Wilson, "Benimle dalga geçenler, aslında beni daha güçlü yaptılar," diyor.
Wilson’ın hikayesi, sadece müzik endüstrisindeki değil, genel olarak toplumdaki güzellik algısına da eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Wilson, "Neden herkesin aynı görünmesi gerekiyor? Neden farklılıklar kabul edilmiyor? Bence farklılıklar, bizi biz yapan şeydir," diyor. Wilson, herkesin kendi bedenini sevmesi ve kendisiyle gurur duyması gerektiğini vurguluyor.
Wilson’ın podcast’teki açıklamaları, sosyal medyada da geniş yankı uyandırdı. Birçok insan, Wilson’ın samimiyetine ve dürüstlüğüne hayran kaldı. Ayrıca, birçok kişi, Wilson’ın hikayesinden ilham aldığını ve kendi bedenleriyle daha barışık olmaya karar verdiğini belirtti.
Wilson’ın yaşadığı bu deneyim, müzik endüstrisindeki güzellik standartlarının değişmesi gerektiğinin de bir işareti. Wilson, "Umarım gelecek nesiller, benim yaşadığım şeyleri yaşamak zorunda kalmazlar," diyor. Wilson, müzik endüstrisinde daha fazla çeşitliliğin ve kabulün olması gerektiğini vurguluyor.
Wilson’ın hikayesi, hepimize, kendimizi sevmeyi, başkalarını olduğu gibi kabul etmeyi ve farklılıklarımızı kutlamayı öğretiyor. Wilson, "Hepimiz mükemmel değiliz. Hepimizin kusurları var. Ama kusurlarımız, bizi biz yapan şeydir," diyor. Wilson, kusurlarımızla barışık olmamız ve kendimizle gurur duymamız gerektiğini vurguluyor.