Fransa’da Bir Camide İşlenen Cinayet ve Sonrasında Yaşananlar: Adalet Arayışı ve Toplumsal Gerginlik
Paris, Fransa – 25 Nisan’da La Grand-Combe kasabasında bir camide işlenen cinayet, Fransa’da büyük bir infiale yol açtı. 22 yaşındaki Malili Aboubakar Cissé’nin ölümü, ülkedeki Müslüman toplumu derinden sarstı ve adalet çağrılarını beraberinde getirdi. Olayın ardından yaşanan gelişmeler, soruşturmanın seyri ve siyasi tepkiler, Fransa’daki hassas toplumsal dengeleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Cinayet ve Soruşturma Süreci
Olay, La Grand-Combe’daki Khadidja Camii’nde sabah namazı sırasında meydana geldi. Aboubakar Cissé, caminin dua salonunda onlarca bıçak darbesiyle hayatını kaybetti. Cinayetin ardından kaçan saldırgan, 27 Nisan akşamı İtalya’da, Floransa yakınlarındaki Pistoia’da bir karakola teslim oldu. Saldırganın, aynı kasabada yaşayan 21 yaşındaki Olivier Hadzovic olduğu belirlendi.
Nîmes Cumhuriyet Savcısı, olayla ilgili olarak bir basın toplantısı düzenleyerek, soruşturmanın "önceden tasarlanmış ve ırk veya din nedeniyle ağırlaştırılmış cinayet" suçlamasıyla açıldığını duyurdu. Soruşturma, Nîmes ceza dairesinden bir soruşturma hakimi tarafından yürütülüyor.
Cinayetin ardından, Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı’nın (PNAT) sürece dahil olmaması eleştirilere neden oldu. Cissé ailesinin avukatlarından Mourad Battikh, PNAT’ın olayla ilgili "değerlendirme" aşamasında olmasını eleştirerek, cinayetin terör saldırısı niteliğinde olduğunu savundu. Battikh, Müslüman toplumunun diğer vatandaşlarla aynı muameleyi görmesi gerektiğini vurguladı ve ailenin, soruşturmanın terör amaçlı cinayet olarak yeniden nitelendirilmesi için suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Bir kaynak, "Eylemler, herhangi bir ideolojiye dayanmayan, daha ziyade morbid bir hayranlıktan kaynaklanan, ilk eylemi henüz sahiplenilmeyen bir ölümcül yolculuğa işaret ediyor" dedi.
Saldırganın İfadesi ve Deliller
Olivier Hadzovic, İtalyan yetkililere verdiği ilk ifadelerde, cinayeti işlediğini kabul etti ancak eyleminin İslam düşmanlığıyla ilgisi olmadığını savundu. Avukatı, Hadzovic’in "karşısına çıkan ilk kişiyi öldürdüğünü" söylediğini belirtti.
Ancak, cinayetten hemen sonra çekilen bir video, saldırganın ifadeleriyle çelişiyor. Videoda, Hadzovic’in can çekişen Cissé’ye hakaretler yağdırdığı ve "Senin lanet olası Allah’ın" şeklinde ifadeler kullandığı duyuluyor. Bu durum, cinayetin ırkçı ve dini saiklerle işlenmiş olabileceği şüphelerini güçlendiriyor.
Hadzovic’in avukatı Giovanni Salvietti, müvekkilinin "evine dönmek istediği için Fransa’ya iade edilmeyi kabul ettiğini" açıkladı. Hızlandırılmış iade prosedürünün uygulanmasıyla, Hadzovic’in Mayıs ayının ortalarında Fransa’ya dönmesi bekleniyor.
Siyasi Tepkiler ve Aileyle Görüşme
Cinayet, Fransa’da siyasi tartışmalara da yol açtı. İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, olayın ardından La Grand-Combe’a gitmemesi ve Cissé ailesiyle görüşmemesi nedeniyle eleştirildi. Sol partiler ve ailenin avukatları, Retailleau’nun tutumunu "kayıtsızlık" olarak nitelendirdi.
Eleştirilerin ardından, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Retailleau’nun 5 Mayıs 2025 tarihinde Paris’teki bakanlık binasında Cissé ailesi ve Fransa Malililer Yüksek Kurulu temsilcileriyle bir araya geleceğini duyurdu.
Cenaze Töreni ve Son Yolculuk
Aboubakar Cissé’nin naaşı, otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından ailesine teslim edildi. Cuma öğleden sonra La Grand-Combe Camii’nde bir cenaze töreni düzenlendi. Fransa Malililer Yüksek Kurulu’ndan bir yetkili, Cissé’nin cenazesinin Mali’ye gönderileceğini ve Kayes bölgesindeki Yaguiné köyünde defnedileceğini açıkladı.
Toplumsal Yansımalar ve Adalet Arayışı
Aboubakar Cissé’nin ölümü, Fransa’daki Müslüman toplumunda derin bir üzüntü ve öfkeye neden oldu. Birçok kişi, cinayetin İslamofobik bir saldırı olduğunu ve yetkililerin olayı ciddiyetle soruşturması gerektiğini savunuyor.
Olayın ardından, Fransa’daki Müslüman kuruluşları ve insan hakları örgütleri, adaletin sağlanması ve benzer olayların tekrarının önlenmesi için çağrıda bulundu. Cissé ailesinin avukatları, soruşturmanın titizlikle yürütülmesini ve cinayetin tüm boyutlarının aydınlatılmasını talep ediyor.
Fransa, son yıllarda terör saldırıları ve toplumsal gerginliklerle mücadele ediyor. Aboubakar Cissé’nin ölümü, ülkedeki hassas dengeleri bir kez daha gündeme getirdi ve adalet, hoşgörü ve birlikte yaşama çağrılarını yükseltti. Soruşturmanın sonuçları ve yargı sürecinin nasıl işleyeceği, hem Cissé ailesi hem de Fransa’daki Müslüman toplum için büyük önem taşıyor. Bu olay, sadece bir cinayet davası olmanın ötesinde, Fransa’nın geleceği ve toplumsal uyumu açısından da kritik bir sınav niteliği taşıyor.
