Wednesday, May 7, 2025
HomeSiyasetAfD Aşırı Sağcı mı? Anayasa Koruma Raporu & Geleceği

AfD Aşırı Sağcı mı? Anayasa Koruma Raporu & Geleceği

AfD, Verfassungsschutz, rechtsextremistische Partei, Beobachtung, Parteiverbot, Bundesverfassungsgericht, Gutachten, Menschenwürde, Muslime, Messermigranten, Inlandsnachrichtendienst, NPD, Die Heimat, Parteienfinanzierung, Grundgesetz, Klage, Verwaltungsgericht Köln, Alice Weidel, Tino Chrupalla, Sachsen, Thüringen, Sachsen-Anhalt, Bundestagswahl, Wahlumfragen, CDU/CSU, ZDF-Politbarometer, Bundesinnenministerium, Nancy Faeser, Beamte, Verfassungstreue, Waffenrechtliche Erlaubnis, Jäger, Schützen, Hendrik Cremer, Deutsches Institut für Menschenrechte

AfD’nin Aşırı Sağcı Olarak Sınıflandırılması: Gelecek İçin Ne Anlama Geliyor?

Almanya’da iç istihbarat teşkilatı olan Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), Almanya için Alternatif (AfD) partisini artık kesin olarak aşırı sağcı bir parti olarak izliyor. Bu karar, partinin geleceği ve üyeleri için geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir. BfV’nin bu adımı atmasının nedenleri, olası etkileri ve sonraki adımlara dair önemli soruları ve cevapları bu makalede inceleyeceğiz.

Anayasayı Koruma Dairesi’nin Rolü ve AfD’nin Değerlendirilmesi

BfV, Alman demokrasisinin korunmasında kritik bir rol oynar. Temel görevi sadece casusluk faaliyetlerini engellemek ve terörist eğilimleri ortaya çıkarmak değil, aynı zamanda özgürlükçü demokratik düzene karşı hareket eden grupları erken tespit etmek ve tanımlamaktır. Bu bağlamda, BfV insan onuru, demokrasi ilkesi ve hukuk devleti ilkesi gibi temel değerleri korumayı amaçlar.

AfD’nin değerlendirilmesinde BfV, partinin aşırı sağcı gruplarla olan bağlantılarını ve özellikle insan onurunu ihlal eden söylemlerini dikkate almıştır. BfV’nin açıklamasına göre, bu yeni değerlendirme büyük ölçüde AfD’nin Müslümanları aşağılayan veya "bıçaklı göçmenler" gibi genelleyici terimler kullanarak insan onurunu zedeleyen ifadelerine dayanmaktadır. Bu tür ifadelerin, partinin temel anayasal değerlere aykırı bir tutum sergilediği anlamına geldiği değerlendirilmektedir.

Parti Yasağı ve Siyasi Sonuçlar

BfV’nin AfD’yi izlemesi, doğrudan bir parti yasağı anlamına gelmese de, bu durumun siyasi sonuçları olabilir. Parti yasağı, Federal Meclis, Federal Konsey veya Federal Hükümet tarafından Federal Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bir başvuru ile mümkündür. BfV’nin bu yeni değerlendirmesi, bu üç organdan birini böyle bir başvuruda bulunmaya teşvik edebilir. SPD’li siyasetçi Lars Castellucci, tüm itirazların reddedilmesi durumunda bir yasaklama sürecine yönelik hazırlıkların şimdiden yapılması gerektiğini belirtmiştir.

Geçtiğimiz yasama döneminde eski CDU milletvekili Marco Wanderwitz, 120’den fazla parlamenterin katıldığı bir grup başvurusu başlatmıştı. Amaçları, Federal Meclis’in Federal Anayasa Mahkemesi’ne parti yasağı başvurusu yapmasını sağlamaktı. Ancak bu gerçekleşmedi.

BfV Raporu ve İçeriği

BfV, karar öncesinde parti hakkında yaklaşık 1.110 sayfalık bir rapor hazırlamıştır. Bu rapor yalnızca iç hizmet kullanımı içindir ve sığınmacılara ve göçmenlere karşı "sürekli ajitasyon" olarak değerlendirilen ifadeleri listelemektedir. AfD’li politikacıların bu türden açıklamaları sadece parti içi iletişimde değil, aynı zamanda konuşmalarda ve sosyal medyada da yer almaktadır. Bu açıklamalar, "Sınır dışı etmek yaşam alanı yaratır!" gibi sloganlardan "Bu ülkedeki her yabancı bir fazla demektir" gibi ifadelere kadar uzanmaktadır.

Rapor, Federal İçişleri Bakanlığı ve eyaletlerdeki anayasa koruma teşkilatlarına gönderilmiştir. İç hizmet belgesinin yayınlanması planlanmamaktadır. Ancak, BfV’nin "şüpheli durum" olarak sınıflandırmadan önce hazırladığı önceki bir rapor, netzpolitik.org adlı online medya tarafından yayınlanmıştı.

Geçmişteki Yasaklama Girişimleri ve Mali Desteklerin Kesilmesi

Geçmişte aşırı sağcı parti NPD’ye karşı iki yasaklama girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 2003’teki ilk girişim, NPD’nin lider kadrosunda BfV’ye ait muhbirlerin bulunması nedeniyle başarısız olmuştur. 2017’de ise Federal Anayasa Mahkemesi, NPD’nin anayasaya aykırı olduğunu ancak siyasi olarak artık önemli olmadığını hükmetmiştir. Ancak Ocak 2024’te Federal Anayasa Mahkemesi, Federal Meclis, Federal Konsey ve Federal Hükümet’in başvurusu üzerine, "Die Heimat" (Eski NPD) partisinin devlet tarafından sağlanan mali kaynaklara erişimini engelleme kararı almıştır. Bu, partinin mali desteğinin kesilmesi anlamına gelmektedir.

2017’deki bir Anayasa değişikliğinden bu yana, "hedefleri veya destekçilerinin davranışları nedeniyle özgürlükçü demokratik düzeni zayıflatmaya veya ortadan kaldırmaya veya Almanya Federal Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye atmaya yönelik olan" partilerin vergi gelirlerinden sağlanan devlet finansmanı kesilebilmektedir.

Olası Hukuki Süreçler ve Gelecek Beklentileri

AfD’nin, BfV’nin bu yeni sınıflandırmasına karşı da dava açması beklenmektedir. Mahkemeler daha sonra partinin Anayasa’nın temel ilkelerini ihlal edip etmediğini ve ne ölçüde ihlal ettiğini incelemek zorunda kalacaktır. Yetkili mahkeme başlangıçta Köln İdare Mahkemesi olacaktır. Parti başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla, partinin "hukuki olarak savunmaya devam edeceğini" açıklamışlardır.

Partinin geleceği, bu hukuki süreçlerin sonuçlarına ve siyasi iklime bağlı olacaktır. Saksonya, Thüringen ve Saksonya-Anhalt olmak üzere üç doğu eyaletinde, ilgili eyalet teşkilatları zaten kesin olarak aşırı sağcı olarak kabul edilmektedir. Geçtiğimiz Federal Meclis seçimlerinde bu durum partiye zarar vermemiştir. Ancak batı eyaletlerinde durum farklı olabilir.

AfD, son haftalarda yapılan seçim anketlerinde yükselişe geçmiş ve CDU/CSU’nun değerlerine yaklaşmış, hatta bazı durumlarda aşmıştır. Ancak güncel ZDF Politbarometer’e göre, Birlik (yüzde 27) AfD’nin (yüzde 23) önünde önemli bir farkla yer almaktadır.

23 Şubat’taki Federal Meclis seçimlerinde AfD, yüzde 20,8 ile ikinci sırada yer almıştı. Partiye olan desteğin gelecekte ne kadar büyük olacağı, muhtemelen yeni siyah-kırmızı koalisyonun Alman ekonomisi için olumlu gelişmeler yaratıp yaratamayacağına, yasa dışı girişlerin sayısını azaltıp azaltamayacağına ve konut, enerji ve gıda maddelerinin herkes için uygun fiyatlı olmasını sağlayıp sağlayamayacağına bağlı olacaktır.

BfV’deki Gecikmeler ve Siyasi Etkiler

BfV’nin eski Başkanı Thomas Haldenwang, AfD hakkındaki güncel raporu aslında geçen yıl tamamlamak istemişti. Ancak, erken genel seçimler ve Haldenwang’ın Aralık ayında görevden ayrılması nedeniyle zamanlama değişti. Şu anda iç istihbarat teşkilatına Başkan Yardımcıları Sinan Selen ve Silke Willems liderlik etmektedir.

Son zamanlarda, raporun siyasi olarak uygun bir zamanı seçmek için geciktirilmiş olabileceği yönünde spekülasyonlar yapılmıştı. Görevdeki Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD), sorulan bir soru üzerine raporun bakanlığa 28 Nisan’da ulaştığını belirtmiştir.

Memurlar ve Silah Ruhsatları Üzerindeki Etkisi

Aşırı sağcı olarak sınıflandırılan bir partiye üyelik, memurların Anayasa’ya bağlılıkları konusunda şüpheler uyandırabilir. Ancak, üyelik tek başına memurlar için disiplin cezası uygulanması için yeterli değildir, her vaka ayrı ayrı değerlendirilir. Aynı durum, avcılar ve atıcılar için silah ruhsatlarının iptali için de geçerlidir. Alman İnsan Hakları Enstitüsü’nden Hendrik Cremer, "AfD’nin sınıflandırılmasının ardından, devletin parti adına hareket eden memurlara karşı disiplin cezası uygulaması gerektiğini" söylemiştir.

Sonuç olarak, AfD’nin BfV tarafından aşırı sağcı olarak sınıflandırılması, partinin geleceği için kritik bir dönüm noktasıdır. Bu sınıflandırma, parti yasağı sürecinin başlatılmasına yol açabilir, mali kaynaklara erişimi kısıtlayabilir ve üyeleri için hukuki ve mesleki sonuçlar doğurabilir. Ancak, AfD’nin bu karara karşı hukuki yollara başvurması ve siyasi ortamdaki değişimler, partinin geleceğini şekillendirecek önemli faktörler olacaktır.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular