Astronomlar Güneş Sisteminin Kenarında Gizlenen Yeni Bir Gezegen Adayı Bulduğunu İddia Ediyor
Gökbilimcilerden oluşan bir ekip, Neptün’ün ötesinde gizlenen ve uzun zamandır teorize edilen dokuzuncu gezegen olabileceğine dair işaretler veren tek, yavaş hareket eden bir kızılötesi nesne tespit ettiğini duyurdu. Bu iddia, onlarca yıldır süren ve güneş sisteminin uzak bölgelerinde saklanan dev bir gezegenin varlığını ortaya çıkarmayı amaçlayan "Gezegen Dokuz" arayışında önemli bir adım olabilir.
Gezegen Dokuz’un avı, Neptün’ün yörüngesinin ötesindeki Kuiper Kuşağı’nda yer alan kayalık cisimlerin tuhaf kümelenmelerine dayanıyor. Bu kümelenme, görünmeyen, devasa bir nesnenin varlığını düşündürüyor. Şimdiye kadar birçok araştırma ekibi bu gizemli gezegenin izini sürmeye çalıştı ancak elle tutulur bir kanıt bulunamadı.
Yeni çalışmanın arkasındaki ekip, bu zorlu göreve farklı bir yaklaşım getirdi: onlarca yıldır tozlanan kızılötesi verileri incelemek. Tayvan, Japonya ve Avustralya’dan bilim insanlarından oluşan bir ekip, NASA’nın 1983’teki IRAS misyonundan ve Japonya’nın 2006-2007 yılları arasındaki AKARI uydusundan elde edilen arşiv verilerini titizlikle inceledi. Amaçları, Gezegen Dokuz olabilecek kadar soğuk, soluk ve yavaş hareket eden herhangi bir nesneyi bulmaktı.
Bu arayış, Caltech astronomları Mike Brown ve Konstantin Batygin’in Kuiper Kuşağı cisimlerinin kümelenme düzenlerine dayanarak devasa, gizli bir gezegen önerdiği 2016’daki bir teoriye dayanıyor. 2021’de bu ikili, teoriyi daha da geliştirerek Gezegen Dokuz’un Dünya’nın kütlesinin altı katından biraz daha fazla olduğunu ve 7.400 yıllık bir yörüngesi olduğunu tahmin etti. Bu yörünge, yaklaşmakta olan Vera Rubin Gözlemevi ile tespit edilebilecek kadar yakın olarak değerlendirildi.
İşte bu noktada kızılötesi arama devreye giriyor. Tayvan’daki Ulusal Tsing Hua Üniversitesi’nden astronom Terry Long Phan ve meslektaşları, IRAS ve AKARI arasındaki 23 yıllık boşluğu kullanarak, anlık görüntüler arasında çok az hareket eden son derece uzak nesneleri aramaya başladı. Yıldızlar, galaksiler ve diğer gürültüler için filtreler uyguladıktan sonra geriye tek bir aday kaldı. Bu aday, bilinen hiçbir nesneyle eşleşmiyor ve kayıp bir gezegen olabilecek kadar hareket etmiş gibi görünüyor.
Brown, Gizmodo’ya gönderdiği bir e-postada, "Makale güzel bir analiz ancak görmeyi umduğum bir şeyi eksik: tespitlerin sadece gürültü veya 23 yıllık bir süre boyunca birbirine yakın olan bazı astrofiziksel geçici olaylar olma olasılığının tartışılması" dedi.
Nesnenin soluk imzası ve son derece yavaş hareketi, Brown ve Batygin tarafından öne sürülen yörüngeden ve diğer Gezegen Dokuz tahminlerinden çok daha uzakta bir gezegeni işaret ediyor. Bu, hayalet nesneye dair yeni bir ipucu, ancak tamamen farklı bir yöne doğru ilerliyor.
Brown, "Diğer ilginç nokta ise bu nesnenin yörüngesinin Gezegen Dokuz için tahminlerimizle tutarlı olmaması," diye ekledi. "Bu, gerçek olmadığı anlamına gelmez, sadece GERÇEKSE öngörülen Gezegen Dokuz olmadığı, öngörülemeyen bir şey olduğu anlamına gelir."
"Benim şüphem sadece gürültü olduğu yönünde, ancak öğrenmek eğlenceli olacak," dedi.
Bu nedenle astronomlar hala temkinli. Onlarca yıl arayla elde edilen iki veri noktası bir yörüngeyi belirlemek için yeterli değil ve kaynak hala ilgisiz bir arka plan nesnesi veya bir veri artefaktı olabilir. Yine de yazarlar, nesnenin Şili’deki Karanlık Enerji Kamerası (DECam) gibi yer tabanlı teleskoplar kullanılarak yeniden tespit edilebilecek kadar parlak olduğunu öne sürüyor.
Phan, "Adayımız güneş sisteminin dışındaki bilinmeyen bir gezegen olsa bile ilginç," diye ekledi. "Mike Brown, tahmin ettiği gezegen olmayabileceğini söylese de başka bir keşfimiz olabilir."
Yeni araştırma aynı zamanda Gezegen Dokuz’un kara delik olduğu gibi daha uç teorilerin de altını oyuyor, çünkü görünürdeki nesne kızılötesinde ışık yayıyor. Takip gözlemleri bir gezegensel nesneyi doğrularsa, bu ekibin yaklaşımı için büyük bir zafer olacak ve sistemimizde gizli bir gezegenin uzun süredir devam eden fikrini doğrulayacaktır, ancak daha önce varsayılandan farklı bir gezegen.
Şimdilik Gezegen Dokuz teorik olmaya devam ediyor. Ancak bu, orada gerçek bir şeyin ilk gerçek görüntüsü olabilir: karanlıkta sürüklenen, teknolojimizin ve yaratıcılığımızın onu eylem halinde yakalamasını bekleyen soluk bir ışık noktası.
Bu keşfin heyecan verici olduğu kadar, dikkatli bir şekilde yaklaşmak ve daha fazla veri toplamak önemlidir. Şimdilik, bu sadece bir aday ve Gezegen Dokuz’un kesin kanıtı olmaktan uzak. Ancak, güneş sistemimizin uzak köşelerinde gizlenen gizemleri çözmek için heyecan verici bir adım.