80 yıl önce, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sona erdi. 8 Mayıs 1945’te Almanya kayıtsız şartsız teslim oldu. Nasyonal Sosyalist rejim nedeniyle, tahminlere göre 65 milyon insan hayatını kaybetti – bunların arasında altı milyon Yahudi kadın ve erkek de vardı.
Bugün, Jewish Claims Conference’a göre, NS zulmünden kurtulan 220.800 Yahudi kadın ve erkek hala hayatta. Onlar, son tanık nesli. Bu podcast için, üç kurtulanla görüştük. Savaş bittiğinde, onlar on iki, sekiz ve beş yaşındaydılar. Bize savaş öncesi hayatlarının nasıl olduğunu, zulüm sırasında yaşadıkları korkuları – ve bugüne kadar onlara eşlik edenleri anlatıyorlar.
"Was jetzt? – Spezial" bölümünde, Janine Webber, Pedro Buchwald ve Hélène Gutkowski, savaşta geçen çocukluklarını, artan antisemitizm konusundaki endişelerini ve tüm bunlara rağmen onlara neyin umut verdiğini anlatıyorlar.
"Benim için söylemesi en zor şey: Seni seviyorum"
Janine Webber, 2018 Holokost Anma Günü vesilesiyle.
Araştırma & Senaryo: Anna Kemper
Sunuculuk & Senaryo: Helena Schmidt
Editör: Ole Pflüger
Ses Tasarımı: Joscha Grunewald
İkinci Dünya Savaşı, Avrupa kıtasının ve hatta tüm dünyanın kaderini derinden etkileyen, tarihin en karanlık ve yıkıcı dönemlerinden biriydi. 8 Mayıs 1945, bu karanlığın sona erdiği ve Avrupa’da umudun yeniden yeşermeye başladığı bir dönüm noktası oldu. Ancak bu zafer, milyonlarca insanın hayatına mal olmuş, tarifsiz acılarla dolu bir geçmişin ardından geldi.
Nasyonal Sosyalistlerin iktidarı ele geçirmesiyle başlayan bu süreçte, ırkçı ideolojiler temelinde sistematik bir soykırım gerçekleştirildi. Yahudiler, Romanlar, eşcinseller, engelliler ve siyasi muhalifler gibi farklı gruplar hedef alındı ve toplama kamplarında insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlandı. Bu kamplarda milyonlarca insan açlık, hastalık, işkence ve gaz odalarında hayatını kaybetti. Tahminlere göre, Nasyonal Sosyalist rejim nedeniyle 65 milyon insan yaşamını yitirdi ve bu kayıpların arasında altı milyon Yahudi de bulunuyordu. Bu, tarihe "Holokost" olarak geçen, insanlığın utanç duyduğu bir soykırımdı.
Bugün, bu korkunç olayların üzerinden 80 yıl geçti ve Holokost’tan kurtulanların sayısı giderek azalıyor. Jewish Claims Conference’ın verilerine göre, NS zulmünden sağ kurtulan sadece 220.800 Yahudi kadın ve erkek hala hayatta. Onlar, bu trajik dönemin canlı tanıkları ve gelecek nesillere aktaracakları çok önemli bir miras taşıyorlar. Bu tanıklıklar, tarihin tekrar etmemesi için büyük bir öneme sahip.
Bu podcast, bu tanıkların hikayelerini dinleyicilere ulaştırmayı amaçlıyor. Savaşın sona erdiği dönemde henüz çocuk olan Janine Webber, Pedro Buchwald ve Hélène Gutkowski’nin anıları, o günlerin dehşetini ve umudunu gözler önüne seriyor. Onların ağzından, savaş öncesi hayatlarının nasıl olduğunu, zulüm sırasında yaşadıkları korkuları ve bu travmaların hayatlarını nasıl etkilediğini dinliyoruz.
Janine Webber, Pedro Buchwald ve Hélène Gutkowski’nin hikayeleri, savaşın ve soykırımın sadece istatistiklerden ibaret olmadığını, her bir insanın yaşadığı acı ve kaybın ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Onların tanıklıkları, antisemitizmin ve nefretin nelere yol açabileceğini anlamamıza yardımcı oluyor ve gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması için bize yol gösteriyor.
Podcast sadece geçmişi değil, bugünü de ele alıyor. Kurtulanların, artan antisemitizm konusundaki endişelerini ve geleceğe dair umutlarını dinliyoruz. Onların mesajları, hoşgörünün, diyalogun ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Janine Webber’in "Benim için söylemesi en zor şey: Seni seviyorum" sözü, Holokost’un insan ilişkileri üzerindeki derin etkisini ve travmaların nesilden nesile nasıl aktarılabileceğini gösteriyor. Sevgi ve şefkat gibi en temel insani duyguların bile nasıl yaralandığını ve iyileşmenin ne kadar zor olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
Bu podcast, geçmişi hatırlamak, bugünü anlamak ve geleceğe umutla bakmak için önemli bir fırsat sunuyor. Kurtulanların hikayeleri, insanlığın en karanlık anlarından birinde bile umudun ve dayanışmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Onların sesleri, tarihin tekrar etmemesi için bize birer uyarı niteliğinde.
Anna Kemper’in araştırmaları ve senaryosu, Helena Schmidt’in sunuculuğu ve senaryosu, Ole Pflüger’in editörlüğü ve Joscha Grunewald’ın ses tasarımı ile hazırlanan bu podcast, dinleyicilere Holokost’un derinliğini ve etkilerini daha yakından anlamaları için bir kapı açıyor. Bu tanıklıklar, tarihin bir parçası olmanın ve geleceğe dair sorumluluk taşımanın ne anlama geldiğini hatırlatıyor.
Bu özel bölüm, sadece bir anma değil, aynı zamanda bir farkındalık yaratma ve harekete geçme çağrısıdır. Geçmişten ders alarak, bugünün sorunlarına çözüm bulmak ve daha adil, daha hoşgörülü bir dünya inşa etmek için hepimizin sorumluluğu var. Bu podcast, bu sorumluluğu yerine getirmemize yardımcı olacak önemli bir araçtır.
