Wednesday, May 7, 2025
HomeSiyasetTrump'ın Seçim Düzeni Engellendi: Vatandaşlık, Oy ve Mahkeme

Trump’ın Seçim Düzeni Engellendi: Vatandaşlık, Oy ve Mahkeme

Seçim bütünlüğü, Donald Trump, yürütme emri, oylama hakları, vatandaşlık kanıtı, oy pusulaları, federal mahkeme, Colleen Kollar-Kotelly, Demokrat Ulusal Parti, DNC, seçim yasaları, anayasa, başkanlık yetkisi, oy kullanma, seçim güvenliği, ABD Anayasası, 14. ek madde, seçim düzenlemeleri, seçim anlaşmazlığı

Trump’ın Seçim Bütünlüğü Kararnamesi Federal Mahkemede Engellendi

Geçtiğimiz ay Washington, D.C.’de bir federal yargıç, Başkan Donald Trump’ın seçim bütünlüğüne ilişkin kararname önemli bölümlerini bloke etti. Bu karar, ülkenin seçim bütünlüğünün gerçek anlamı konusunda ne kadar derin bir şekilde ayrıştığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Trump’ın imzaladığı kararname "Amerikan Seçimlerinin Bütünlüğünün Korunması ve Muhafaza Edilmesi" başlığını taşısa da, federal mahkemede kararnamenin iptali için dava açan davacı grubunun başını çeken Demokratik Ulusal Parti (DNC), kararnamenin seçimlere müdahale ve seçmenlerin oy kullanmasını engelleme girişimi olduğunu savundu.

Sonuç olarak, her iki taraf da bir şekilde ve en azından şimdilik kazandı sayılır. İşte söz konusu dava hakkında bilinmesi gerekenler:

ABD Bölge Yargıcı Colleen Kollar-Kotelly, Trump yönetiminin kısmi zaferi olarak değerlendirilebilecek şekilde, Trump’ın kararname üç temel bölümünü yürürlükte bıraktı. Bu bölümler arasında, eyaletlerin Seçim Günü’nden sonra alınan posta yoluyla kullanılan oyları saymamasını gerektiren bir hüküm de yer alıyordu.

Ancak yargıç, federal seçmen kayıt formları için yeni bir vatandaşlık kanıtı şartı ve seçim görevlilerini oy kullanmak isteyenlerin vatandaşlıklarını doğrulama yönündeki bir hükmü geçici olarak bloke ederek Demokrat davacıların yanında yer aldı.

Kesinlikle evet. Bu, modern başkanların kararname yoluyla kalıcı politika değişiklikleri yapmaya çalışırken karşılaştıkları tam olarak sorundur. Bu taktik, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından giderek daha fazla tercih ediliyor.

Bu, iki nedenden dolayı riskli bir yönetim şeklidir. Birincisi, bu kararnameler bir sonraki başkomutan tarafından kolayca iptal edilebilir (son dört yönetimde görüldüğü gibi). Ayrıca, ABD yargıçlarının başkan üzerinde bir denetim mekanizması olarak görev yapmakla açıkça görevlendirildiği ve yürütme organının yetki kapsamı dışında olduklarını tespit etmeleri halinde bu tür kararnamelerin yürürlüğe girmesini durdurma veya askıya alma yetkisine sahip oldukları federal mahkemelerde durdurulma riski de taşırlar. Bu, bölge mahkemelerinin konuyla ilgili son sözü söylemesi gerektiği anlamına gelmez.

Kollar-Kotelly geçtiğimiz ay, seçmen kayıt yasalarının ve seçimleri düzenleme yetkisinin yürütme organında değil, Kongre ve tek tek eyaletler tarafından belirlendiğini vurguladı.

Hem eyaletler hem de Kongre, ABD Anayasası’nın 14. Değişikliği uyarınca seçmenlere gereksiz bir yük getirmedikleri sürece yasa çıkarabilirler. Ancak seçimle ilgili yasalar yapma ve çıkarma konusunda bu yetenekleri paylaşmayan yürütme organı, aynı yasal inceleme standardına tabi değildir. Kollar-Kotelly kararında, "Anayasamız, federal seçimleri düzenleme yetkisini Başkana değil, Kongre’ye ve Eyaletlere emanet etmektedir" dedi.

Trump yönetimi elbette, bu kararı daha yüksek mahkemelere temyiz etme özgürlüğüne sahiptir. Beyaz Saray sözcüsü Harrison Fields, geçtiğimiz ay karara yanıt olarak, "Başkan Trump, vatandaşlığı doğrulama gibi sağduyulu güvencelere karşı duydukları küçümsemeyi ortaya koyan Demokratların itirazlarına rağmen, seçim bütünlüğü için mücadele etmeye devam edecektir" dedi.

Ancak yönetimin bir sonraki adımları belirsizliğini koruyor. Bugüne kadar yönetim bu kararı temyiz etmedi ve yetkililer kesin olarak temyiz etmeyi planlayıp planlamadıklarını söylemediler.

Bu durum, ABD’deki siyasi kutuplaşmanın yargı sistemini nasıl etkilediğini ve başkanlık kararnamelerinin geleceği üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Trump yönetiminin bu karara nasıl bir yanıt vereceği ve seçim bütünlüğü konusundaki tartışmanın nasıl şekilleneceği önümüzdeki günlerde yakından takip edilecek.

Makale şu temel noktaları kapsıyor:

  • Trump’ın Kararnamesinin Amacı: Seçimlerin bütünlüğünü korumak.
  • DNC’nin İtirazı: Kararnamenin seçmenleri engelleme girişimi olduğu.
  • Mahkeme Kararı: Kararnamenin bazı bölümlerinin yürürlükte kalması, bazılarının ise bloke edilmesi.
  • Yargıcın Gerekçesi: Seçimleri düzenleme yetkisinin Kongre ve Eyaletlere ait olduğu.
  • Trump Yönetiminin Tepkisi: Seçim bütünlüğü için mücadeleye devam etme kararlılığı.
  • Gelecek Adımlar: Temyiz olasılığı ve belirsizlik.
  • Yargı Sistemindeki Kutuplaşma: Siyasi ayrışmanın yargı üzerindeki etkileri.
  • Önemli Kısımlar: Seçmen kayıt şartları, vatandaşlık doğrulama, posta yoluyla kullanılan oylar.

Özetle, bu olay, ABD’deki seçim sisteminin ve başkanlık yetkisinin sınırlarının tartışmalı bir örneğidir.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular