Stephen A. Smith: Spor Spikeri mi Yoksa Gelecek ABD Başkanı mı?

ESPN’nin tanınmış siması Stephen A. Smith’in General Hospital dizisindeki sürpriz rolü, Amerika’da alışılmadık bir siyasi tartışmayı tetikledi. Smith, dizide "Brick" adlı bir karakteri canlandırıyor ve bir mafya patronunu zehirlemeye çalışan bir suikastçıyı engelliyor. Bu kısa sahne, sosyal medyada viral hale gelerek, Smith’in olası bir 2028 başkanlık adaylığına ilişkin spekülasyonları alevlendirdi.

57 yaşındaki Smith, "First Take" programındaki hızlı ve ateşli yorumlarıyla milyonlarca izleyiciyi cezbetme yeteneğiyle tanınıyor. Bu yetenek, bazıları tarafından Smith’in Beyaz Saray için yarışması durumunda en büyük avantajı olarak görülüyor. Smith de bu olasılığa açık kapı bırakarak, siyasetçilerle bir tartışma platformunda karşılaşmaktan çekinmeyeceğini belirtiyor. Siyasi bir geçmişi olmamasına rağmen, Smith, siyasilerin söylediklerini doğrudan sorgulayabileceğini ve bu sayede onları savunmaya zorlayabileceğini düşünüyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump da Smith’in başkanlık adaylığı fikrine destek veriyor. Trump, Smith’in "harika eğlence becerilerine" sahip olduğunu ve insanların onu izlediğini vurguluyor. Trump’ın da daha önce "The Apprentice" adlı reality şovla ün kazandığı düşünüldüğünde, bu destek şaşırtıcı değil.

Ancak, Smith’in başkanlık adaylığı fikri herkes tarafından coşkuyla karşılanmıyor. Bazı Demokratlar, partinin yeni bir enerjiye ihtiyacı olduğunu ve Smith’in bu enerjiyi sağlayabileceğini düşünse de, birçoğu televizyonda tanınan bir başka "bombastik" figürün ülke yönetiminde ne kadar başarılı olabileceği konusunda endişeli.

Bir siber güvenlik analisti, Smith’in siyasi deneyiminin olmadığını ve sadece zengin ve ünlü olduğu için siyasete atılmasının doğru olmadığını savunuyor. Birçok seçmen, medyanın gücüne ve tanınmış bir ismin seçmenleri harekete geçirme potansiyeline rağmen, politik deneyim ve yetkinliğin önemini vurguluyor.

Demokratlar arasında, Smith gibi "geleneksel olmayan" bir adayın, partinin başarısız olduğuna inanılan yapısını yıkabileceği düşüncesi de hakim. Ancak, bu tür adayların henüz somut politikalar sunamaması ve "sıcak yorumlar" dışında gerçek çözümler getirememesi eleştiriliyor.

Ünlülerin siyasete atılması Amerika’da yeni bir olgu değil. Ronald Reagan, Jesse Ventura ve Arnold Schwarzenegger gibi isimler, daha önce farklı alanlarda ün kazanmış olsalar da, siyasette başarılı olmuşlardır. Ancak, bu isimlerin başarısı, popülerliklerinin ötesinde, belirli politik vizyonlar ve liderlik vasıflarıyla da ilişkilidir.

Uzmanlar, Trump’ın onay oranlarının düşmesi ve ekonomik bir durgunluğa doğru gidilmesi durumunda, seçmenlerin daha öngörülebilir ve istikrarlı bir lider arayışına girebileceğini belirtiyor. Bu durumda, Smith gibi "Trump tarzı" bir adayın popülaritesi azalabilir.

Seçmenler, Oprah Winfrey, Taylor Swift ve Dwayne "The Rock" Johnson gibi ünlülerin siyasete ilgi uyandırabileceğini kabul etseler de, bu isimlerin siyasi duruşlarının net olmaması ve somut politikalar sunamaması endişe yaratıyor.

Demokratlar arasında yapılan bir ankete göre, seçmenler genellikle Pete Buttigieg, Alexandria Ocasio-Cortez, Cory Booker ve Gavin Newsom gibi daha deneyimli siyasetçilere yöneliyor. Smith ise ankette en düşük beğeni oranına sahip aday olarak öne çıkıyor.

Bazı gözlemciler, Smith’in sert ve tartışmacı üslubunun, Trump’ın yükselişine benzer bir etki yaratmayacağını ve ilerici seçmenlerin bu üslubu benimsemeyeceğini düşünüyor.

Sonuç olarak, Stephen A. Smith’in başkanlık adaylığı olasılığı, Amerikan siyasetindeki değişen dinamikleri ve medyanın artan etkisini yansıtıyor. Ünlülerin siyasete atılmasının potansiyel avantajları ve dezavantajları tartışılırken, seçmenlerin politik deneyim, liderlik vasıfları ve somut politikalar gibi temel kriterleri göz ardı etmemesi gerektiği vurgulanıyor. Smith’in aday olup olmayacağı ve aday olması durumunda ne kadar başarılı olacağı ise zamanla netlik kazanacak. Ancak, şimdiden Amerikan siyasetine yeni bir boyut kazandırdığı söylenebilir.