Basın Özgürlüğü Küresel Çapta Tehdit Altında: Ekonomik Baskılar ve Siyasi Müdahaleler Alarm Veriyor
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), yayınladığı yıllık basın özgürlüğü endeksinde, dünya genelinde medyanın karşı karşıya olduğu artan tehditlere dikkat çekerek, ekonomik baskılar, GAFAM şirketlerinin (Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft) hakimiyeti ve milyarderlerin medya üzerindeki etkisi gibi faktörlerin gazetecilik faaliyetlerini ciddi şekilde engellediğini vurguladı. Kuruluş, 180 ülkeyi değerlendirdiği raporda, ülkelerin dörtte üçünde medya ve gazetecilerin "sorunlu," "zor" veya "çok ciddi" durumlarla karşı karşıya olduğunu belirtti.
RSF, "İlk kez" dünya genelinde durumun "zor" hale geldiğini vurgularken, özellikle ekonomik kısıtlamaların ağırlığına dikkat çekti ve bu duruma örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) durumu gösterdi. Endekste dokuzuncu kez zirvede yer alan Norveç’in aksine, ABD iki sıra gerileyerek Sierra Leone’nin ardından 57. sıraya düştü. RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, ülkedeki durumun zaten "iç açıcı olmadığını" ve ABD’nin 2024’te on sıra gerilediğini kabul etti. Ancak, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ocak ayındaki göreve başlamasından bu yana durumun daha da kötüleştiğini ve başkanın basına karşı "günlük saldırılarda" bulunduğunu söyledi.
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de bu hafta başında yayımladığı bir raporda, Donald Trump’ın ikinci döneminin ilk 100 gününde "basın özgürlüğünün ABD’de artık bir kazanım olmadığını" belirtmişti. Trump yönetiminin, Voice of America gibi Amerikan kamu yayın kuruluşlarını tasfiye etmeye başladığı ve bu durumun "400 milyondan fazla insanın güvenilir bilgiye erişimini" engellediği belirtiliyor. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) aracılığıyla sağlanan "uluslararası yardım fonlarının dondurulması," yüzlerce medya kuruluşunu "kritik ekonomik istikrarsızlığa sürükledi" ve bazılarının "özellikle Ukrayna’da (62., -1 sıra) kapanmasına" neden oldu. Aynı zamanda, ABD’de mali zorluklar nedeniyle birçok yerel gazetenin kapanmasıyla birlikte "büyük bilgi çöllerinin" oluştuğu vurgulandı. RSF, gazetecilere yönelik fiziksel saldırılardan daha az görünür olan bu "ekonomik baskıların" basın özgürlüğüne "büyük bir engel" teşkil ettiğini vurguladı.
Rapora göre, Tunus (129., -11 sıra) ve Arjantin (87., -21 sıra) dahil olmak üzere "dünya ülkelerinin yaklaşık üçte birinde," "kalıcı ekonomik zorlukların etkisiyle düzenli olarak haber medyasının kapandığı" belirtiliyor. Nikaragua (172., -9 sıra) veya Afganistan (175., +3 sıra) gibi yaklaşık otuz ülke, "son yıllarda gazetecilerin sürgüne gitmesine neden olan toplu kapanışlarla" öne çıkıyor. Filistin’de (163., -6 sıra) durumun "feci" olduğu belirtilirken, RSF İsrail ordusunu "haber merkezlerini yok etmek ve yaklaşık 200 gazeteciyi öldürmekle" suçladı. Haiti’deki (112., -18 sıra) "siyasi istikrarın olmaması" da "medya ekonomisini kaosa sürüklüyor."
Genel olarak, sektörün ekonomisi, "büyük ölçüde düzenlenmemiş" olan ve "reklam gelirlerinin giderek artan bir bölümünü ele geçiren" ve "manipüle edilmiş veya yanıltıcı içeriğin yayılmasına" katkıda bulunan GAFAM (Google, Apple, Facebook, Amazon ve Microsoft) şirketleri tarafından "zarar görüyor." Bilgi edinme özgürlüğü, aynı zamanda "devlet reklamlarının eşitsiz dağıtımı yoluyla eleştirel gazeteleri boğan hükümetin" bulunduğu Macaristan (68., -1 sıra) gibi ülkelerde olduğu gibi, "şeffaf olmayan veya keyfi finansman koşullarıyla giderek daha fazla engelleniyor." Finlandiya (5.) veya Avustralya (29., +10 sıra) gibi "iyi konumlanmış" ülkelerde bile, medyanın yoğunlaşması, "çoğulculuk için bir tehdit" olarak "bir dikkat noktası" olmaya devam ediyor.
Bu nedenle, Fransa’da (25., -4 sıra), "ulusal basının önemli bir bölümünün birkaç büyük servet tarafından kontrol edildiği" belirtiliyor ve RSF, "haber merkezlerinin gerçek bağımsızlığı" konusunda sorular soruyor. Basın özgürlüğünün durumu, Ürdün, Hong Kong, Uganda, Etiyopya, Ruanda, Kırgızistan ve Kazakistan olmak üzere yedi ülkenin bu kategoriye girmesiyle 42 ülkede "çok ciddi" olarak nitelendiriliyor. Eritre, Kuzey Kore ve Çin’in arkasında son sırada yer almaya devam ediyor. RSF bu sıralamayı, "gazetecilere karşı işlenen ihlallerin nicel bir kaydı" ve "uzmanlarla yapılan nitel bir çalışma" temelinde oluşturuyor.