58 Yıllık Gizem Çözüldü: California’da Uçurumda Bulunan Kadının Kimliği DNA Sayesinde Ortaya Çıkarıldı
California’da bir avcının 58 yıl önce bir uçurumda bulduğu kadının kimliği, özel bir şirket tarafından kullanılan DNA teknolojisi sayesinde sonunda çözüldü. Bu, uzun yıllardır süren bir bilinmezliğin sona ermesi ve Dorothy Williams’ın ailesi için nihayet bir kapanış anlamına geliyor.
18 Aralık 1966’da, bir avcı, San Francisco’nun yaklaşık 15 mil kuzeyinde, Tiburon, California’daki Paradise Drive yakınındaki bir uçurumda kimliği belirsiz bir kadının cesedini buldu. Othram adlı, adli genetik soybilim konusunda uzmanlaşmış bir şirket tarafından yapılan basın açıklamasına göre, o dönemde yetkililer kadının kimliğini belirleyememişti. Cesedin bulunmasının ardından başlatılan soruşturma sonuçsuz kalmış ve kadın, "Jane Doe" (Bilinmeyen Kadın) olarak kayıtlara geçmişti.
Yıllar boyunca çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen, kadının kimliği belirlenemedi. Vakayla ilgili detaylar, Ulusal Kayıp ve Kimliği Belirsiz Kişiler Sistemi’ne (NamUs) UP12018 numarasıyla kaydedildi. Vakayla ilgili umutlar azalırken, 2022’de Marin County Şerif Ofisi, California Adalet Bakanlığı ile işbirliği yaparak vakadan elde edilen delilleri Teksas’taki Othram laboratuvarına gönderdi. Bu adım, vakaya yeni bir soluk getirdi ve teknolojik ilerlemelerin yardımıyla gizemin çözülmesine olanak sağladı.
Othram, kitle fonlaması kullanarak bilim insanlarının kadının DNA profilini oluşturmayı başardığını ve bu profilin akrabalarına ulaşılmasını sağladığını belirtti. DNA analizi, kadının kökenlerini ve potansiyel aile üyelerini ortaya çıkarmak için kullanıldı. Bu sayede, yıllardır süren arayış nihayet meyvesini verdi.
Othram’ın basın açıklamasına göre, Jane Doe’nun Dorothy Jean Williams olduğu belirlendi. Evlendikten sonra Dorothy Jean Vaillancourt adını alan Williams’ın aslen Avustralya’nın Tazmanya eyaletinden olduğu öğrenildi. Ne yazık ki, ölüm nedeni belirlenemedi. Uzun yıllar boyunca cesedin kötüleşmesi, kesin ölüm nedenini tespit etmeyi imkansız hale getirdi.
İlk soruşturma sırasında, yetkililer, cesedin bulunmasından üç ay önce, Jane Doe’nun açıklamasına uyan bir kadının, yerel itfaiye teşkilatından parasının olmadığını ve taksi için parası olmadığı için geceyi istasyonda geçirebilir miyim diye sorduğunu keşfetti. Othram’a göre, itfaiyeciler bu talebi reddedince kadın uzaklaştı. Bu olay, kadının kimliği hakkında bir ipucu verse de, o dönemde kimliğinin belirlenmesine yetmemişti.
Basın açıklamasına eşlik eden bir gazete kupürüne göre, Williams’ın cesedi bulunduğunda kırmızı pamuklu bir elbise ve kırık beyaz bir trençkot giyiyordu. Kızıl saçlı, 52 yaşında ve 105 pound ağırlığındaydı. Ancak cesedi kötü şekilde ayrışmıştı. Üzerinde herhangi bir kimlik yoktu. Yetkililer, cesedin Paradise Drive’ın yaklaşık 20 fit aşağısında, çalılıkların arasında birkaç aydır yattığını söyledi. Bu durum, kimliğinin belirlenmesini zorlaştıran faktörlerden biriydi.
Kimliği belirlenmeden önce, Williams, San Rafael, California’daki Mt. Tamalpais Mezarlığı ve Morgu’na defnedildi. Uzun yıllar boyunca kimliği belirsiz bir şekilde mezarda yatan Williams, nihayet kimliğinin ortaya çıkmasıyla huzura kavuştu.
Othram tarafından geliştirilen teknoloji sayesinde Williams’ın kimliğinin belirlenmesi, California’da çözülen 56. vaka oldu. Şirketin geliştirdiği DNA analizi yöntemleri, uzun yıllardır çözülemeyen vakaların aydınlatılmasında önemli bir rol oynuyor. Bu tür teknolojik ilerlemeler, adli bilimlerin geleceği için umut vaat ediyor.
USA TODAY’in yükselen muhabiri Julia, bu vakayla ilgili haberi kaleme aldı. Julia’ya LinkedIn’den ulaşılabilir, X’te (eski adıyla Twitter), Instagram ve TikTok’ta @juliamariegz adresinden takip edilebilir veya [email protected] adresine e-posta gönderilebilir. Julia’nın haberi, vakayla ilgili detaylı bilgileri okuyuculara aktarmayı amaçlıyor.
Williams’ın kimliğinin belirlenmesi, sadece bir vakanın çözülmesi değil, aynı zamanda kayıp kişilerin aileleri için umut kaynağı oldu. Bu vaka, DNA teknolojisinin adli bilimlerdeki potansiyelini ve uzun yıllardır süren gizemlerin çözülmesindeki rolünü gösteriyor. Williams’ın hikayesi, kayıp kişilerin bulunması için umutlu bir örnek teşkil ediyor ve adli bilimlerdeki teknolojik gelişmelerin önemini vurguluyor.
Bu vaka aynı zamanda, 58 yıl boyunca süren bir arayışın ardından nihayet kapanışa ulaşan bir ailenin hikayesi. Dorothy Williams’ın ailesi, yıllar boyunca cevap arayışında oldu. Kimliğinin belirlenmesiyle, aile nihayet sevdiklerinin akıbetini öğrenmiş ve huzura kavuşmuş oldu. Bu, kayıp kişilerin aileleri için umut ve azmin önemini gösteren dokunaklı bir örnek.
Othram’ın geliştirdiği DNA teknolojisi, sadece geçmiş vakaların çözülmesine yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki vakaların aydınlatılmasında da önemli bir rol oynayacak. Bu tür teknolojik ilerlemeler, suçla mücadelede ve adalet sisteminin işleyişinde önemli bir fark yaratabilir.
Son olarak, bu vaka, bilim, teknoloji ve azmin bir araya gelerek uzun yıllardır süren bir gizemi nasıl çözebileceğini gösteriyor. Dorothy Williams’ın hikayesi, kayıp kişilerin bulunması için verilen mücadelede umut verici bir örnek teşkil ediyor ve adli bilimlerdeki teknolojik gelişmelerin önemini vurguluyor.