ABD Senatosunda Bütçe Krizi: Schumer’in Beklenmedik Kararı ve Muhtemel Sonuçları
Washington’da bütçe krizi tırmanırken, Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer’in beklenmedik bir kararı siyasi dengeleri alt üst etti. Schumer, Cumhuriyetçilerin hazırladığı ve hükümetin kapanmasını engelleyecek olan bütçe uzatmasına destek vereceğini açıkladı. Bu karar, Demokrat Parti içinde büyük bir tartışma yaratırken, hükümetin kapanma olasılığını da önemli ölçüde azalttı.
Cumhuriyetçilerin hazırladığı bu bütçe uzatması, aslında Demokratların pek de hoşuna gitmeyen bir düzenleme. Ancak Schumer, Senato’da yaptığı konuşmada, hükümetin kapanmasının Amerika için çok daha kötü sonuçları olacağını vurgulayarak bu kararı savundu. "Bu yasa tasarısı çok kötü olsa da, hükümetin kapanmasının Amerika için çok daha vahim sonuçları var. Ülkem için en iyi kararı vermek, Amerikan halkına zarar vermeyi en aza indirmek benim görevim olduğuna inanıyorum. Bu nedenle hükümeti açık tutmak ve kapanmasını önlemek için oy kullanacağım," dedi.
Schumer’in bu açıklaması, birçok Demokrat senatörün Cumhuriyetçilerle aynı çizgide buluşarak hükümetin kapanmasını önleyeceği beklentisini artırdı. Ancak, bu kararın Demokrat Parti’nin sol kanadında büyük bir tepkiyle karşılanması bekleniyor. Zira bu kanat, Trump yönetiminin federal bürokrasiyi yeniden şekillendirme çabalarına karşı daha sert bir duruş sergilemek istiyor.
Schumer ise, hükümetin kapanmasının Trump yönetimine ve Cumhuriyetçi milletvekillerine hükümetin hangi bölümlerini açacaklarına dair daha fazla yetki vereceğini savunarak kararını meşrulaştırmaya çalıştı. Bu durumun, federal hükümet üzerindeki kontrollerini daha da artıracağını ileri sürdü.
Tüm bu gelişmeler, ABD ekonomisinin resesyona doğru sürüklendiği ve Trump yönetiminin Kongre’nin onayı olmadan federal iş gücünde önemli kesintiler yaptığı ve harcamaları dondurduğu bir dönemde yaşanıyor.
Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, hafta başında altı buçuk aylık bir hükümet fonlama uzatmasını kabul etmişti. Bu uzatma, harcamaları mevcut seviyelerde dondururken, Trump’ın sınır güvenliği ve savunma gibi önceliklerine kaynak aktarıyor ve yönetime harcama kararları alma konusunda daha fazla serbestlik tanıyor. Meclis’in bu kararı almasının ardından 10 günlük bir tatile girmesi, Demokratların yeterli desteği vermemesi durumunda işlerin daha da karmaşık hale gelmesine neden olacak. Federal kurumların Cuma günü mesai bitiminden itibaren personel iznine çıkarması ve sadece temel faaliyetlere odaklanması gerekecek.
Senato’da Cumhuriyetçilerin 53 sandalyesi bulunuyor, ancak bütçe tasarısının geçmesi için Demokratların desteğine ihtiyaçları var. Kentucky Senatörü Rand Paul’un karşı oy kullanacağını açıklamasıyla, Cumhuriyetçilerin filibuster’ı aşmak için sekiz Demokrat senatörün desteğini alması gerekiyor.
Bu durum, Demokratları iki kötü seçenek arasında bırakıyor: Ya başkana daha fazla yetki veren bir federal fonlama uzatmasını kabul edecekler, ya da hükümeti kapatmakla suçlanma ve hükümet kurumları üzerindeki kontrollerini daha da kaybetme riskini göze alacaklar. Demokratlar, bu sorunu çözmek için 28 günlük bir fonlama uzatması teklif etti ve bu sürenin taraflar arasında bir anlaşmaya varmak için yeterli olacağını savundu. Ancak Cumhuriyetçiler, bu teklifi ciddiye almıyor ve Demokratları mevcut planın önünde durmaya teşvik ediyor.
Hükümetin kapanması durumunda, federal çalışanların büyük bir kısmı çalışmayı bırakmak ve geçici olarak maaş almamak zorunda kalacak. Sınır koruma, hava trafik kontrolü ve enerji şebekesi bakımı gibi temel hizmetler ile Sosyal Güvenlik, Medicare ve Medicaid ödemeleri ise devam edecek.
Ancak diğer hizmetler aksayacak. Milli parklar kapanacak, çevre ve gıda denetimleri duracak, Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki araştırmacılar yeni hasta kabul edemeyecek ve Gelir İdaresi Başkanlığı (IRS) vergi yardımı hizmetleri kesintiye uğrayabilecek.
Hükümetin kapanmasından kimin sorumlu tutulacağı ise belirsiz. Quinnipiac Üniversitesi tarafından Perşembe günü yayınlanan bir anket, seçmenlerin çoğunluğunun hükümetin kapanmasından Trump’ı veya Kongre’deki Cumhuriyetçileri sorumlu tutacağını gösteriyor.
Sonuç olarak, Senato’daki bu bütçe krizi, Amerikan siyasetinin içinde bulunduğu karmaşık durumu gözler önüne seriyor. Schumer’in kararı, Demokrat Parti içinde derin bir ayrılığa neden olurken, hükümetin kapanmasını önleme ihtimalini de artırıyor. Ancak, bu uzlaşmanın uzun vadeli sonuçları ve Trump yönetiminin federal bürokrasi üzerindeki etkileri hala belirsizliğini koruyor. Önümüzdeki günlerde Senato’da yaşanacak gelişmeler, Amerikan siyasetinin ve ekonomisinin geleceği açısından kritik öneme sahip olacak.
Ek olarak, bu durum şunu da gösteriyor ki, siyasi çıkarların ve ideolojik farklılıkların ötesinde, ülke menfaatlerini ön planda tutma zorunluluğu bazen beklenmedik ittifaklara ve uzlaşmalara yol açabiliyor. Schumer’in kararı da bu tür bir uzlaşmanın bir örneği olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu uzlaşmanın tabanda nasıl yankı bulacağı ve Demokrat Parti’nin gelecekteki stratejilerini nasıl etkileyeceği merak konusu.