İran Lideri Nükleer Müzakereleri Reddetti, ABD ile Gerilim Tırmanıyor
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ABD ile nükleer bir anlaşma müzakere etmeyeceğini belirtirken, İran’ın füze menzili ve bölgesel nüfuzu ile ilgili talepleri gerekçe gösterdi. Hamaney, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir dizi paylaşımda, ABD hükümetini "zorlayıcı" olarak nitelendirdi ve müzakerelerin yalnızca yeni talepler empoze etmenin bir aracı olduğunu iddia etti.
Hamaney, "Bu tür müzakereler sorunları çözmeyi amaçlamıyor. Amaçları, kendi hakimiyetlerini kurmak ve istediklerini empoze etmektir" ifadelerini kullandı. Taleplerin ülkenin savunma ve uluslararası yetenekleriyle ilgili olduğunu da ekledi.
Hamaney, daha önceki Trump yönetimi tarafından yeniden başlatılan "maksimum baskı" kampanyasına da atıfta bulunarak, "Bize bunu yapmamamızı, o kişiyle görüşmememizi, oraya gitmememizi, şunu üretmememizi ve füzelerimizin menzilini belirli bir ölçüde sınırlandırmamızı söylüyorlar. Kim böyle şeyleri kabul edebilir?" şeklinde tepki gösterdi.
Hamaney’in bu açıklamaları, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran ile bir nükleer anlaşma yapılması için Hamaney’e bir mektup gönderdiğini ve bir anlaşmaya varılmaması halinde askeri sonuçları olabileceğini ima ettiğini söylemesinden bir gün sonra geldi. Trump, Cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD’nin İran ile müzakerelerde "son anlara" geldiğini ve askeri bir müdahalenin gerekli olmayacağını umduğunu belirtmişti.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian Hughes ise Cumartesi günü yaptığı açıklamada, yönetimin İran’ın "kendi halkını ve en iyi çıkarlarını terörün önüne koymasını" umduğunu dile getirdi. Hughes, "Başkan Trump, İran’ın ele alınabileceği iki yol olduğunu açıkça belirtti: askeri olarak veya bir anlaşma yaparak" ifadelerini kullandı.
Foundation for Defense of Democracies İran programı direktörü Behnam Ben Taleblu ise yaptığı açıklamada, Trump’ın Tahran ile görüşmelerde "dikkatli olması" gerektiğini vurguladı. Ben Taleblu, "Tahran, onu sonsuz diplomasiye çekmek için bir tuzak kurdu ve bu diplomasi, maksimum baskıyı hafifletmek ve Amerikan veya İsrail askeri seçeneğinin güvenilirliğini azaltmak için kullanılıyor, aynı zamanda nükleer silaha doğru ilerlemek için zaman kazanıyor" şeklinde uyarılarda bulundu.
Trump, Şubat ayında İran’ın nükleer silah geliştirmeye "yakın" olduğuna inandığını belirtmesine rağmen, ABD’nin bu eylemi engelleyeceğini de sözlerine eklemişti.
Trump ayrıca, Hazine Bakanlığı’na İran’ın petrol ihracatını yerle bir edecek bir dizi yaptırım yoluyla İran üzerinde "maksimum ekonomik baskı" uygulama talimatı veren bir başkanlık kararnamesi de imzalamıştı.
Trump yönetimi sırasında yürürlüğe giren "maksimum baskı" girişimi, ihlaller için daha büyük yaptırımlar ve daha sert uygulamalar içeriyor.
Başkanın yorumları ve Hamaney’in sonraki paylaşımları, emekli FBI Özel Ajanı Robert "Bob" Levinson’ın İran’ın Kiş Adası’ndan kaçırılmasının 18. yıldönümünden günler önce geldi.
FBI Washington Bölge Ofisi Cuma günü Facebook’ta, yıldönümü ve Ulusal Rehine ve Haksız Yere Tutuklu Günü öncesinde "Bob’u ve ailesini her gün hatırladıklarını" belirtti. FBI, Levinson’ın yerinin tespiti, kurtarılması ve iadesine yol açacak bilgiler için hala 5 milyon dolara kadar ödül teklif ediyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın Adalet İçin Ödüller programı ise, Levinson’ın yerinin tespiti, kurtarılması ve iadesine ve kaçırılmasından sorumlu olan herhangi bir kişinin tutuklanması veya mahkumiyetine yol açacak bilgiler için 20 milyon dolara kadar ödül teklif ediyor.
FBI yaptığı açıklamada, "Bob’un davasını çözmek ve İran rejimini Bob’un kaybolmasındaki rolünden sorumlu tutmak için devam eden çabalarımızın bir parçası olarak, Bob’un kaçırıldığı sırada İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı’nda çalışan iki üst düzey İran istihbarat görevlisi olan Muhammed Baseri ve Ahmed Hazai’yi içeren bilgi arama posterlerini yakın zamanda yayınladık" ifadelerini kullandı.
Bu gelişmeler, İran ile ABD arasındaki gerilimin tırmanmaya devam ettiğini ve nükleer anlaşmaya yeniden dönme ihtimalinin giderek azaldığını gösteriyor. Hamaney’in müzakereleri reddetmesi ve Trump yönetiminin sert politikaları, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmesine neden olabilir. Ayrıca, bölgedeki istikrarsızlığı artırabilecek potansiyel askeri çatışma riskini de beraberinde getiriyor.
İran’ın, uluslararası baskı altında nükleer silah programına devam etme olasılığı da endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Ben Taleblu’nun uyarısı, ABD’nin İran’la herhangi bir diplomasiye girişirken çok dikkatli olması gerektiğini vurguluyor. İran’ın, müzakereleri sadece zaman kazanmak ve nükleer hedeflerine ulaşmak için kullanabileceği endişesi, ABD’nin tutumunu şekillendirmede önemli bir rol oynuyor.
Sonuç olarak, İran-ABD ilişkileri karmaşık ve kırılgan bir denge üzerinde seyrediyor. Nükleer anlaşmanın geleceği belirsizliğini korurken, bölgedeki gerilimlerin tırmanması ve olası bir askeri çatışma riski her zaman mevcut bulunuyor. Uluslararası toplum, bu hassas durumu yakından takip ederken, diplomasi ve diyalog yoluyla bir çözüm bulunması için çabalarını sürdürmesi gerekiyor.