Trump, MSNBC Sunucularının 13 Yaşındaki Kanser Hastası Hakkındaki Yorumları Nedeniyle İstifasını İstedi
ABD Eski Başkanı Donald Trump, MSNBC sunucuları Nicolle Wallace ve Rachel Maddow’un, Kongre’ye yaptığı konuşmada yer alan 13 yaşındaki beyin kanseri hastası hakkındaki yorumları nedeniyle istifalarını istedi. Oval Ofis’te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, çeşitli kamuoyu yoklamalarının konuşmasını izleyenlerin çoğunluğunun onayladığını göstermesi üzerine, Demokratların Amerikan halkıyla bağının kopup kopmadığı sorusuna cevap verdi.
Trump, "Diğer gece olanlar Demokratlar için çok utanç vericiydi. Hatta ‘Sahte Haber’ CNN bile bunu söyledi. Onlar bile çıkıp bunu dile getirdiler. CNN’den daha kötüsü ise ‘MS-DNC’, yani en kötüsü. İyi haber şu ki, artık onları izleyen çok az insan var. İtibarlarını o kadar kaybettiler ki," dedi.
Ardından, genç bir polis memuru olmak isteyen DJ Daniel’a Trump’ın sürpriz yaparak onu fahri Gizli Servis ajanı yapması hakkındaki yorumları nedeniyle liberal sunucuları hedef aldı.
Trump, "Açıkçası, Nicolle Wallace’ın söyledikleri – ben hiçbir zaman onun hayranı olmadım ve çok yetenekli de değil, ama size o gencin hakkında söylediklerinin utanç verici olduğunu söyleyeceğim. İstifa etmeye zorlanmalı," dedi. "Ve Rachel Maddow da istifa etmeye zorlanmalı. Zaten onu kimse izlemiyor. Bilmiyorum – duyduğum kadar çok para ödedikleri mümkün değil. Ama kesinlikle ikisi de tüm itibarlarını kaybettiler. Ama geçen gün söyledikleri, o çok acı çeken genç hakkında, istifa etmeye zorlanmalılar," diye ekledi.
Fox News Digital’in yorum talebine MSNBC hemen yanıt vermedi ve Wallace da Perşembe günkü programında konuya değinmedi.
Wallace, MSNBC’nin konuşma sonrası yayınında, genç çocuğu anlaşılmaz bir şekilde 6 Ocak olaylarıyla ve Capitol Polisi memurlarının intiharıyla ilişkilendirdiği yorumları nedeniyle eleştirilmişti.
Wallace Salı gecesi, "Ama bence bu, hissetmenize izin verdiğiniz bir şeyi bulma dersiydi," dedi. "Ve ben DJ için sevinç duymama izin verdim ve umarım 95 yıl daha yaşar ve umarım istediği hayatı yaşar. Polis olmak istiyor. Ne yapmak istediğini biliyor ve belki çocukluk kanseri olduğunuzda, bu sizin için netleşir." "Umarım uzun bir hayatı olur, bir hukuk görevlisi olarak," diye devam etti. "Ama umarım hiçbir zaman Donald Trump’ın destekçilerine karşı Amerika Birleşik Devletleri Capitol’ünü savunmak zorunda kalmaz ve eğer savunmak zorunda kalırsa, umarım intihar ederek hayatını kaybeden altı kişiden biri olmaz ve umarım haince komplo eylemleri gerçekleştiren ve sonra Donald Trump’ın o insanları affettiğini gören kişilere karşı tanıklık etmek zorunda kalmaz."
Maddow ise Daniel’ın Trump’ın konuşmasına dahil edilmesini "iğrenç" olarak nitelendirdi ve başkanı, çocuğun iyileşmesiyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi, genç çocuğun hastalığını bir "gösteri" haline getirmekle suçladı.
Maddow, "Bu, [Hükümet Verimliliği Departmanı]’nı överken oldu," dedi. "DOGE kesintileri, diğer şeylerin yanı sıra, devam eden çocukluk çağı kanseri araştırmalarına yönelik fonları kesti."
Yorumlar sosyal medyada sert bir kınamaya yol açtı ve hatta Beyaz Saray’a kadar ulaştı. Beyaz Saray basın sözcüsü Karoline Leavitt Çarşamba günkü basın brifinginde, "Dün gece, MSNBC’den Nicolle Wallace, 13 yaşındaki beyin kanseri olan bir çocuğu iğrenç bir şekilde 6 Ocak üzerinden başkana saldırmak için kullandı," dedi. "Demokratların ve eski medyadaki liberallerin, başkana olan nefretlerinin ülkemize olan sevgilerinin önüne geçmesine izin vermeye devam etmeleri üzücü ve açıkçası acınası bir durum," diye ekledi Leavitt.
Bu olay, Amerikan siyasetindeki kutuplaşmanın ve medyanın bu kutuplaşmadaki rolünün bir başka örneği olarak değerlendiriliyor. Trump’ın, kendisine eleştirel yaklaşan medya kuruluşlarına ve sunucularına yönelik sert eleştirileri ve istifa çağrıları, ifade özgürlüğü sınırları ve siyasi baskı konularında tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Özellikle, bir çocuğun hastalığı üzerinden siyasi tartışma yapılması, birçok kesim tarafından etik dışı ve kabul edilemez olarak değerlendiriliyor. Hem Wallace’ın hem de Maddow’un yorumları, hassasiyet eksikliği ve siyasi amaçlarla çocukların istismar edilmesi eleştirilerine yol açtı.
Bu durum, medyanın sorumluluğu, siyasi söylemin sınırları ve çocukların siyasi tartışmalardan korunması gibi önemli konuları yeniden gündeme getirdi. Olayın yankıları, Amerikan siyasetindeki gergin atmosferin ve medyanın bu atmosferdeki karmaşık rolünün bir yansıması olarak görülüyor.