ABD Yüksek Mahkemesi, Gazilerin Maluliyet Hakları Davasında Hükümetin Yanında Yer Aldı
WASHINGTON – Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, Çarşamba günü aldığı bir kararla, kanıtların iddialarını destekleyip desteklemediğinin net olmadığı durumlarda hükümetin gazilere maluliyet yardımı verirken hata yapma konusunda daha cömert olması gerektiğini savunan iki gazinin aleyhine karar verdi. Mahkeme, 7’ye 2 oy çokluğuyla, Gazi Mahkemesi’nin bir yardım talebinin reddedilmesinin yakından incelenmesi gereken bir durumda kanıtları yeniden değerlendirmeye "sıfırdan" başlaması gerekmediğine hükmetti. Bunun yerine, mahkeme yalnızca "açık bir hata" varsa bir ret kararını bozabilir.
Dava, Birinci Körfez Savaşı gazisi Norman Thornton ve Hava Kuvvetleri’nden ayrıldıktan sonra travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yardımı talebi doktorlar arasında nitelikleri konusunda anlaşmazlık olduğu için reddedilen Joshua Bufkin’i içeriyordu. Avukatları, bu davanın "sayısız gazi için derin sonuçları" olabileceğini belirtmişti.
Davacıların arkasında, gazilerin bir asırdan fazla süredir hizmetle bağlantılı maluliyet ödemelerinde şüphe avantajına sahip olduklarını savunan çeşitli gazi grupları vardı. Kongre de bu durumu sağlamak için iki kez müdahale etmişti.
1988’de Kongre, tartışmalı kararları incelemek için Gazi Mahkemesi’ni kurdu ve şüphe avantajının gazinin lehine kullanılması gerekliliğini yasalaştırdı. Ancak gazi grupları, yeni mahkemenin ajansın kararlarını incelerken Gazi İşleri Bakanlığı’na (VA) çok fazla saygı gösterdiğinden şikayetçi oldular.
2002’de Kongre, Gazi Mahkemesi’ne VA’nın şüphe avantajı gerekliliğini uygulamasına "gerekli özeni göstermesi" talimatını verdi. Gaziler, Kongre’nin, özellikle kanıtlar genellikle net olmadığı için daha kapsamlı bir inceleme istediğini söylüyorlar. Federal hükümet ise Gazi Mahkemesi’nin her bir kanıt parçasını yeniden değerlendirmek yerine yalnızca kararı "açık bir hata" açısından incelemesi gerektiğini savundu.
Daha Fazlası: Yüksek Mahkeme, sayısız gaziyi etkileyen gazi maluliyet retlerini değerlendiriyor.
Bufkin’in davasında, Gazi Mahkemesi, VA’nın bir doktorun hizmetle ilgili TSSB’den muzdarip olup olmadığı konusundaki değerlendirmesinin bir diğerinden daha kapsamlı ve ikna edici olduğuna dair kararında bariz bir yanlışlık bulamadı. Avukatları, mahkemenin VA’nın şüphe avantajı standardını tüm kanıtlara uygulayıp uygulamadığını incelemediğini savunuyor. Bufkin, eşinin kendisi askeri hizmetten ayrılmazsa kendini öldürme tehditleri ile ordunun kendisinden hizmetten ayrılabileceği veya boşanabileceği yönündeki iddia edilen tepkisi arasında kaldığı için travma geçirdiğini söyledi.
Federal hükümet ise Bufkin’in davasının, kanıtların ağırlığının aleyhinde olduğu için yakından incelenmesi gereken bir durum olmadığını iddia etti.
Benzer şekilde, Thornton’ın davasında VA, kümülatif kanıtların Thornton’ın daha yüksek düzeyde maluliyet ödemelerini hak etmediğini gösterdiğini tespit etti. VA’ya göre Thornton, diğer sorunların yanı sıra, iş ve sosyal etkileşimlerde zorluklar yaşamış ve bu da onu %50 engelli olarak nitelendirmişti. Ancak Thornton, bir muayene uzmanının dissosiyatif (kopukluk) bölümlerinin istihdamını nasıl etkilediğine dair değerlendirmesine dayanarak maluliyet oranının daha yüksek olması gerektiğini söyledi.
ABD Federal Temyiz Mahkemesi, Gazi Mahkemesi’nin her iki kararı da uygun şekilde incelediği konusunda hükümetle aynı fikirdeydi.
Dava, Bufkin v. McDonough davasıdır.
Kararın Potansiyel Etkileri
Yüksek Mahkeme’nin kararı, hizmetle bağlantılı rahatsızlıkları nedeniyle tazminat talep eden gaziler üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Mahkeme, Gazi Mahkemesi’nin VA’nın kararlarını yalnızca "açık bir hata" açısından incelemesi gerektiğine hükmederek, gazilerin itirazda bulunabileceği alanı daralttı. Bu durum, özellikle kanıtların karmaşık veya belirsiz olduğu durumlarda, gazilerin yardımlara erişmesini daha da zorlaştırabilir.
Karar, VA’nın karar verme sürecinde gazilere şüphe avantajı tanıma yükümlülüğü etrafındaki uzun süredir devam eden tartışmayı yeniden alevlendirdi. Gazi grupları, kararın Kongre’nin niyetine aykırı olduğunu ve gazilerin haklarını zayıflattığını savundu. Hükümet ise kararın, VA’nın kaynaklarının etkin bir şekilde tahsis edilmesini sağlayarak ve adil ve tutarlı bir karar verme sistemini teşvik ederek hizmet ettiğini savundu.
Gazi Gruplarının Tepkileri
Karar, birçok gazi grubu tarafından hayal kırıklığıyla karşılandı. Bazı gruplar, kararın gazilere Kongre’nin tasarladığı şüphe avantajını sağlamadığını ve VA’nın kararlarını etkili bir şekilde daha az denetlenebilir hale getirdiğini iddia etti.
"Bu karar, gazilerimize karşı bir adaletsizliktir" diyen Gazi İşleri ve Rehabilitasyon Komitesi başkanı, "Yüksek Mahkeme, gazilerin haklarını koruma konusunda başarısız oldu ve VA’nın kararlarının temel hakikat ve adalet ilkelerine uygun olmasını sağlama konusunda başarısız oldu" şeklinde konuştu.
Bundan Sonra Ne Olacak?
Yüksek Mahkeme’nin kararı, hizmetle bağlantılı rahatsızlıkları nedeniyle tazminat talep eden gaziler için uzun vadeli sonuçlara sahip olabilir. Gaziler, artık Gazi Mahkemesi’ne itiraz ederken daha zorlu bir yokuşla karşılaşacaklar ve VA’nın kararlarının bozulması daha zor olabilir.
Karar, Kongre’nin VA’nın karar verme sürecinde gazilere şüphe avantajı sağlama yükümlülüğünü daha da açıklığa kavuşturmak için mevzuat çıkarmasına yol açabilir. Ayrıca, kararın gazilerin VA’dan hizmet alma biçimini nasıl etkileyeceğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.