Thursday, July 10, 2025
HomeFinansKadınlar ve Para: Zengin Kadın Efsanesi | Arte TV Belgeseli

Kadınlar ve Para: Zengin Kadın Efsanesi | Arte TV Belgeseli

ARTE.TV, Belgesel, Kadınlar, Zenginlik, Ayrımcılık, Cinsiyet Eşitsizliği, Finansal Bağımsızlık, Simone de Beauvoir, İkinci Cinsiyet, Ücret Eşitsizliği, Emeklilik, Yoksulluk, Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Kadınların Ekonomik Gücü, Eşitlik, Toplumsal Cinsiyet, Kadın Hakları, Finans, Ekonomi, Belgesel İncelemesi, Véronique Préault, Kadın ve Para, Kadınların Kariyer Seçimleri, Çocuklukta Ayrımcılık, Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, Birleşmiş Milletler, Kadın Girişimciler, Finansal Okuryazarlık, Kadınların Eğitimi, Kadınların İstihdamı, Toplumsal Cinsiyet Stereotipleri

Kadınlar ve Servet: Eşitsizliğin Görünmeyen Yüzü

ARTE.TV’de yayınlanan "Zengin Kadınlar Sokaklarda Gezinmiyor" adlı belgesel, Véronique Préault’nun yönetmenliğinde, kadınlara yönelik ayrımcılığı alışılmadık, tabu ve doğrudan bir açıdan ele alıyor. Belgesel, gelişmiş toplumlarda kadınların çalışabilmesi, çocuk sahibi olabilmesi ve yeterli para kazanabilmesi, kısacası bağımsız olabilmesi gerçeğinin ardındaki ekonomik eşitsizliklere odaklanıyor.

Belgesel, New York sokaklarında aktif kadınların görüntüleri eşliğinde, bir dış sesin şu sözleriyle başlıyor: "Gelişmiş toplumlarımızda bir kadın hem çalışabilir, hem çocuk sahibi olabilir, hem de yeterince para kazanabilir, kısacası bağımsız olabilir. Ancak rakamlar bambaşka bir gerçeği anlatıyor." Bu giriş, belgeselin temel tezini ortaya koyuyor: Kadınların özgürleştiği ve eşit haklara sahip olduğu algısı, gerçek ekonomik verilerle örtüşmüyor.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi uzmanı Jocelyn Chu, 2025 yılında kadınların hayatları boyunca erkeklerin kazancının sadece üçte ikisini kazanmasının beklendiğini belirtiyor. Fransa’da, yoksulluk sınırının altında yaşayan 2 milyon emeklinin %76’sını kadınlar oluşturuyor. Dünya genelinde, kadınlar erkeklerden ortalama %15,8 daha az kazanıyor. Bu istatistikler, kadınların ekonomik bağımsızlığı önündeki engellerin ne kadar büyük olduğunu açıkça gösteriyor.

Belgesel, konuyu ele alırken mizahi öğelere de yer veriyor. Walt Disney’in "Uyuyan Güzel" çizgi filminden alınan görüntülerde, perilerin yeni doğmuş prenses Aurora’ya güzellik, zarafet ve iyilik gibi özellikler bağışladığı görülüyor. Dış ses ise bu noktada şu yorumu yapıyor: "Servetten ise hiç bahsedilmiyor. Acaba servet, kızlar için değil mi?" Véronique Préault, bu sorudan yola çıkarak "Günümüz prensesleri zengin olmayı hayal ediyor mu?" sorusunu soruyor.

Parisli psikoterapist Nicole Prieur, "iyi semtlerde" yaşayan küçük kız çocuklarına büyüdüklerinde ne olmak istediklerini soruyor. Cevaplar arasında oyuncu, gazeteci, moda tasarımcısı, avukat ve mühendis gibi meslekler yer alıyor. Kız çocuklarından biri, "Para kazanmak güzel, ama önemli olan işini sevmek" diyor. Bir diğeri ise "Para güzel, parlıyor ama hiçbir işe yaramıyor" şeklinde bir yorum yapıyor. Nicole Prieur, terapiye gelen kız ve erkek çocuklarının parayla farklı ilişkiler kurduğunu vurguluyor. Bu gözlem, kız çocuklarının para ve kariyer konularında nasıl farklı bir şekilde yetiştirildiğini ve bu durumun ekonomik bağımsızlıklarını nasıl etkilediğini gösteriyor.

Simone de Beauvoir’ın "İkinci Cins" adlı eserinin yayınlanmasından yetmiş altı yıl sonra, kadınlar hala "ekonomik bağımsızlıklarını sınırlayan görünmez mekanizmaların" kurbanı olmaya devam ediyor. Kadınlar, okul başarılarına rağmen yüksek gelir getiren kariyerleri tercih etmiyor. Bunun en bilinen örneği, bilgisayar bilimleri alanı. Ada Lovelace ve Hedy Lamarr gibi öncü kadınlar, küçük kız çocuklarına ilham kaynağı olabilecekken, yapay zeka sektöründe her dört erkeğe karşılık yalnızca bir kadın bulunuyor. Bu durum, kız çocuklarının STEM alanlarına yönlendirilmesinde hala eksiklikler olduğunu gösteriyor.

Pixpay şirketinin kurucu ortağı Caroline Ménager, ayrımcılığın en erken yaşlarda başladığını belirtiyor. Kız ve erkek çocuklarına yaklaşık aynı miktarda harçlık veriliyor. Ancak, sinema, dışarı çıkma, giyim gibi ekstralar için erkek çocuklara daha fazla para veriliyor. Ménager, bu durumun zamanla eşitsizlikleri derinleştirdiğini ifade ediyor. Hatta bazı annelerin kız çocuklarına karşı ayrımcılık yaptığına dikkat çekiyor.

1965 yılında, Fransız yasaları evli bir kadının kocasının izni olmadan banka hesabı açmasına izin verdi. Bu, doğum kontrol haplarının kullanımını yasallaştıran Neuwirth yasasından iki yıl önce ve kürtajı yasallaştıran Veil yasasından dokuz yıl önce gerçekleşen bir devrimdi. Ancak, durum hala karmaşıktı. Bir röportajda, gülümseyerek konuşan kırklı yaşlarındaki bir kadın, "Bence erkek, kadından üstün olmalı. Her açıdan, evde, kararlarda, çocuklar için, birçok şey için…" diyordu. Bu ifade, o dönemde kadınların toplumdaki rolüne dair yaygın olan düşünce yapısını yansıtıyor.

Gelinen yolun kat edilen mesafesini ölçmek mümkün, ancak hala gidilecek çok yol var. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından oluşturulan cinsiyet eşitsizliği endeksi, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitliği ölçmeyi amaçlıyor. UNDP’den Pedro Conceição, mevcut durumu tek bir cümleyle özetliyor: "En iyi politikacı, en iyi şirket yöneticisi kim olurdu? Eğer hiçbir önyargımız olmasaydı, cevapların %50’si erkeklerden, %50’si kadınlardan yana olurdu. Ancak, sonuçta tüm cinsiyetler bir araya geldiğinde, %90’ı erkeklerden yana oluyor." Bu durum, liderlik pozisyonlarında kadınların hala yetersiz temsil edildiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, belgesel şu soruyu soruyor: Cinsiyet eşitliği ve parite söylemi, "bir gerçeklikten ziyade bir inanç mı?" Devrim uzun bir yürüyüştür… Kadınların ekonomik bağımsızlığı ve toplumdaki eşit konumu için mücadele hala devam ediyor ve bu mücadele, öncelikle zihniyet dönüşümünü gerektiriyor.

Véronique Préault’nun "Zengin Kadınlar Sokaklarda Gezinmiyor" belgeseli, kadınların ekonomik bağımsızlığı önündeki engellere ışık tutarak önemli bir tartışma başlatıyor. Belgesel, sadece istatistiksel veriler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların kişisel deneyimlerine ve toplumsal algılara odaklanarak konuyu daha derinlemesine anlamamızı sağlıyor. Belgeselin mizahi ve eleştirel yaklaşımı, izleyicilerin konuyu daha kolay benimsemesine ve sorgulamasına yardımcı oluyor. "Zengin Kadınlar Sokaklarda Gezinmiyor", kadınların ekonomik eşitliği için farkındalık yaratmak ve harekete geçmek için bir çağrı niteliği taşıyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular