Paris Zirvesi’nde Ukrayna’ya Güvenlik Garantileri
Giriş
Paris’te düzenlenen Ukrayna Savaşı zirvesinde, devlet ve hükümet liderleri Ukrayna’ya güvenlik garantileri verme konusunda temel olarak anlaştılar. Ancak üst düzey siyasetçiler, Ukrayna için bir barış anlaşması yapılmadan ateşkes ilan etmenin tehlikeli olduğunu söylediler.
Güvenlik Garantileri
Avrupa Birliği’nden bir yetkili Reuters haber ajansına verdiği röportajda, "Herhangi bir tarafın Amerikan desteğinin derecesine göre koşullarıyla birlikte güvenlik garantileri vermeye hazırız" dedi.
Daha önce NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa’nın Ukrayna’ya güvenlik garantileri vermeye hazır olduğunu söylemişti. Ancak Avrupalı liderler, ABD’nin Kiev hükümetine güvenlik garantileri vermesini istediler. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, bunun Rusya’yı Ukrayna’ya yeniden saldırmaktan caydırmanın tek yolu olduğunu söyledi.
Ateşkes Gücü
Katılımcılar olası bir ateşkesi güvence altına almak için barış gücü gönderilip gönderilmeyeceği konusunda görüş ayrılığı yaşadılar. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, zirve sonrası tartışmaları "rahatsız edici ve tamamen erken" olarak nitelendirdi ve henüz gerçekleşmemiş barış görüşmelerinin olası sonuçları hakkında Ukraynalıların başının üzerinden konuşulmasını eleştirdi.
Scholz, "Açık ve dürüst olmak gerekirse bu son derece uygunsuz" dedi. Bu, yanlış zamanda ve yanlış konu hakkında yapılan uygunsuz bir tartışmadır." Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka devlet ve hükümet başkanlarını ve AB ile NATO’nun üst düzey temsilcilerini de davet ettiği gayri resmi danışmalıkların ardından konuştu.
Barış Gücü Görevlendirme
Scholz, bu açıklamasıyla Starmer ve Macron gibi isimlere karşı çıkmış oldu. Starmer, zirveden kısa bir süre önce ortaya çıkmış ve "gerekirse" Rusya tarafından saldırıya uğrayan ülkeye asker göndermeye "hazır ve istekli" olduğunu belirtmişti. Telegraph gazetesinde yazdığı bir konuk makalesinde, Birleşik Krallık’ın Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantilerinin hazırlanmasında "lider rol" oynayabileceğini söyledi. Fransa’nın da daha önce asker göndermeye hazır olduğunu açıkladığı biliniyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, LCI televizyonuna verdiği röportajda, çeşitli ülkelerden asker gönderilmesi konusunda "birden fazla düzeyde çok somut görüşmeler" yürütüldüğünü söyledi. Bu tür bir barış gücü, gelecekteki bir ateşkesi ve Ukrayna’da "kalıcı bir barışı" sağlayabilir dedi.
ABD’nin Rolü
Zirvenin en önemli konusu, Avrupa’nın ABD’nin Ukrayna politikasındaki köklü değişikliğe nasıl yanıt vereceği sorusuydu. Bu politika, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i savaşın sona ermesi için müzakerelere zorlamayı ve Avrupalılara bir barış anlaşmasının güvence altına alınması konusunda sorumluluk yüklemeyi amaçlıyor.
Bu doğrultuda, Berlin ve diğer Avrupa başkentlerinde son zamanlarda Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantilerine olası katkılara ilişkin bildirimde bulunulması çağrısında bulunuldu. dpa haber ajansının bilgilerine göre, ülkeler, bir Rus saldırganlığının ardından Ukrayna’ya barış gücü veya eğitim programları için asker gönderip gönderemeyecekleri konusunda bilgi verecekler. Aynı zamanda silah sistemleri ve ABD’den ne beklendiği de tartışılacak.
Avrupalılar, Amerikalıların müzakere sürecinde kendilerine merkezi bir rol vermediğini ve Ukrayna’dan önceden haber vermeden taviz talep ettiğini dikkate alarak harekete geçmek zorundalar. ABD açısından Rusya’nın saldırganlığının sona ermesi için Ukrayna’nın NATO’ya hızlı bir şekilde katılma hedeflerinden vazgeçmesi ve topraklarının bir kısmının kalıcı olarak Rus kontrolünde kalmasını kabul etmesi gerekiyor.
Macaristan’ın Eleştirisi
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Konsey Başkanı António Costa, zirveden sonra X platformunda yaptığı açıklamada, Avrupalıların "bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyan ve güçlü güvenlik garantileri sunan bir barışı hakkettiğine" inandıklarını belirttiler. AB üyesi olan Macaristan, katılımcılara bambaşka niyetler atfetti: Macar Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Paris’te Ukrayna ile bir barış anlaşmasının önlenmesi için "savaş yanlısı, Trump karşıtı ve hayal kırıklığına uğramış Avrupalı politikacıların" bir araya geldiğini söyledi.
ABD’nin Askeri Yardımı
ABD, Ukrayna’da bir ateşkesi güvence altına almak için asker göndermeyeceğini açıkça belirtti. Ev sahibi Macron, zirveden kısa bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmüştü. Trump, Rus saldırısının sona ermesi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile en kısa sürede müzakerelere başlamak istiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Rusya’nın yüksek düzeyli temsilcileri, Ukrayna veya diğer Avrupalı temsilcilerin katılımı olmadan bu konuyu bu hafta Suudi Arabistan’da görüşmek isteyecekler.
Hollanda ve İsveç’in Tutumu
Hollanda ve İsveç de son zamanlarda barış gücü konseptiyle ilgilendiklerini açıklamıştı. İspanya ve Danimarka ise böyle bir adımı kesin olarak dışlamadı. Ancak Fransa Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarının aksine Polonya asker göndermeyi planlamıyor. Başbakan Donald Tusk, "Bu zirve bizim açımızdan hiçbir şey değiştirmedi" dedi. Daha önce Polonya’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi düşünmediğini söylemişti. Ancak gelecekte böyle garantiler vermek isteyen ülkeleri lojistik ve politik olarak destekleyeceğini belirtti.
Barış Gücünün Boyutu
Olası bir barış anlaşmasının ardından Ukrayna’ya kaç Avrupa askeri gönderilebileceği belirsiz. dpa, müzakere çevrelerine atıfta bulunarak, beş haneli bir sayının tartışıldığını bildiriyor. Buna göre Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in öne sürdüğü 200.000 askerlik bir kuvvet gerçekçi değil. Tartışmanın başında yaklaşık 40.000 askerden bahsedilmişti.
Diplomatların aktardığı bilgilere göre, şu anda özellikle AB’nin batı kesiminde Ukrayna ordusunun eğitilmesi için kaç Avrupalı askerin konuşlandırılabileceği konusunda görüşmeler yürütülüyor. Buna göre, olası bir barış anlaşmasının uygulanmasını izlemek için doğrudan cepheye gönderilmeleri de pek mümkün görülmüyor.
Scholz, barış gücü konusundaki tartışmanın başından bu yana süreci yavaşlatıyor. Tartışmadaki temel argümanı, önce Ukraynalıların da katılımıyla bir müzakere sonucu olması, ancak daha sonra bir ateşkesin güvence altına alınması gerektiği yönünde. Alman hükümet kaynakları, "Trump’a henüz bilmediğimiz bir anlaşma için bir şey vaat etmek ihmalkarlık olur" ifadelerini kullandı.
Scholz için asker gönderilmesi konusunda da kırmızı bir çizgi var: ABD’li askerlerin katılımı olmadan bu durum onun için gündemde değil. Çünkü bu durum onun bakış açısına göre NATO’yu bölecektir: "Avrupa ve Amerika’nın güvenliklerinin ayrıldığı, yani örneğin Avrupa askerlerinin tam ABD katılımı olmadan konuşlandırıldığı senaryolara katılmayacağız" dedi.