Telefon Görüşmesi Diplomaside Çalkantı Yarattı
Washington ve Moskova arasında yapılan tek bir telefon görüşmesi, uzun zamandır görülmemiş bir diplomatik çılgınlığa yol açtı. Geçtiğimiz Çarşamba günü Donald Trump ve Vladimir Putin arasında gerçekleşen ve Batı’nın Rusya ile kesintiye uğramış diyaloğunu yeniden başlatmak üzere yapılan tarihi bir buçuk saatlik görüşme, küresel diplomatik sahneyi hızla hareketlendirdi.
Görüşmenin ardından Brüksel’den Riyad’a, Münih’ten Paris’e kadar görüşmeler hızla çoğaldı ve odak noktası, Rusya’nın işgalinin üçüncü yıl dönümüne yaklaşılırken Ukrayna çatışmasının olası çözümüydü. Amerikalı ve Rus liderlerin bir barış anlaşması üzerinde anlaşmaya varmayı planladığı bir zamanda, Avrupalılar 1945’ten bu yana var olan Transatlantik ilişkilerinin beklenmedik bir şekilde sona ermesinin yasını tutuyor ve oyunda kalmaya çalışıyorlar.
ABD ve Rusya: Anlaşma Yolunda
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, pazartesi günü Arabistan’a vardı. Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz eşliğinde, bölge ülkeleriyle görüşerek barış sürecinde işbirliği araştırdı. ABD yönetimi, bu girişimin Rusya’nın Ukrayna’daki askeri hedeflerinden vazgeçmesini sağlamak için diplomatik baskı kurmayı amaçladığını iddia etti.
Moskova ise barış olasılığını ihtiyatlı bir şekilde karşıladı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya’nın Batı’nın yaptırımlarını kaldırmaya yönelik adımlar atmasını beklediğini söyledi. Ayrıca, Putin’in toprak bütünlüğünün tehdit altına girmeden Rusya’nın güvenliğinin sağlanmasının önemli olduğunu vurguladı.
Avrupa’nın Kaygıları
Avrupa Birliği, ABD ve Rusya arasındaki gelişmelerden derin endişe duyuyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bloğun Ukrayna’yı destekleme konusundaki kararlılığını yineleyerek, Rusya’nın toprak bütünlüğünün ihlal edilmesinin hoş görülmeyeceğini belirtti.
Bununla birlikte Avrupa, ABD’nin Rusya’ya yönelik tek taraflı girişimlerinden duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, barış müzakerelerinden Avrupa’nın dışlanmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise ABD’ye Rusya’nın Avrupa güvenliğindeki meşru çıkarlarını hesaba katması çağrısında bulundu.
Belirsiz Gelecek
Ukrayna’da barış olasılığı belirsizliğini koruyor. ABD ve Rusya arasında bir anlaşmanın gerçekleşmesi durumunda, bu anlaşmanın şartları ve Ukrayna’nın çıkarlarının nasıl korunacağı konusunda endişeler var. Avrupa ise, Transatlantik bağlarının zayıflaması karşısında kendi güvenlik ve dış politika duruşunu yeniden değerlendirmek zorunda kalacak.
Diplomatik manzaranın hızla değiştiği bir zamanda, Ukrayna çatışmasının nasıl çözüleceği ve bunun küresel güç dinamiklerini nasıl şekillendireceği henüz belli değil. Ancak bir şey açık: uzun zamandır görülmemiş bir diplomatik hareketlilik yaşanıyor ve sonuçları tüm dünyayı derinden etkileyecek.